| Hay Allah. Siz çağırdığımız adamsınız. Brody benim. | Open Subtitles | لاجل خاطر الرب أنت الرجلَ الذي كلمناة أَنا برودي. |
| Köpekbalıkları kin tutmazlar, Bay Brody. | Open Subtitles | أسماك القرش لا تأْخذُ الأشياءَ بمحمل شخصي ، سّيد برودي |
| Fakat bot bana zimmetli. Bayan Brody, lütfen ya | Open Subtitles | لَكنِّي وقّعتُ للقارب سّيده برودي ، من فضلك |
| Bakalım Brody ve Calvin'i bulabilecek misin? | Open Subtitles | شاهدْ لو أنت يُمْكِنُ أَنْ تُحدّدَ مكان برودي أَو كالفين |
| Kramer, bu kaesdi Brody'e verip benim çektiğimi söyleyemezsin. | Open Subtitles | كرايمر، مستحيل أن تعطي هذا الشريط لـ برودي وتخبره أنني الذي صوّرته. |
| Görüyor musunuz, Bay Brody, buradaki şu kısım en çetrefilli yeri. 30 adam gerekir. | Open Subtitles | أنت ترى, سيد برودي, هذه هي المرحلة الصعبة ستحتاج الى 30 رجل للقيام بها. |
| Gordon ve Jim Brody'nin Portland'daki evlerine bugün dönecekler. | Open Subtitles | و هما جورد و جيم برودي يعودان الى بيتهما |
| Brody Lassiter'ın temsilcileri birkaç gün önce basına açıklama yaptı. | Open Subtitles | " ممثلي " برودي لاسيتر أصدروا تصريح للإعلام قبل أيام |
| Brody bunu kendi kendine yapmış gibi görünmesini sağlayacak bir şey aradım. | Open Subtitles | أي شيء يجعل الأمر يبدوا كأن " برودي " قد فعلها بنفسه |
| Adli tıp ekibimi değil, Şef Brody ve Sahil Güvenlik'i ilgilendiren bir işe benziyor. | Open Subtitles | يبدو وكأنه عمل للرئيس برودي و خفر السواحل، وليس لي الطب الشرعي المنتخب. |
| Jüri, Bay Brody'nin ifadesini dikkate almayacak. | Open Subtitles | ولجنة التحكيم ستتجاهل تصريحات السيد برودي |
| Çok saçma. Sen sakla bunu. Brody'ye takıntısı olan sendin. | Open Subtitles | هذا سخيف ، احتفظي بها فأنتِ الشخص المهووس بـ "برودي" |
| William Walker ve lise aşkı Brody... ve sonra aniden, hamile olduğunu öğrenir. | Open Subtitles | ويليام والكر و حبيبها في الثانوية برودي عندما اكتشفت أنها حامل |
| Anne saat daha 4 bile olmadı. Brody dedi ki, küçük hanımefendi akşam yemeğini yürüyüşünden çok önce yemeliymiş yoksa kramp giriyormuş. | Open Subtitles | حسناً، لقد قال برودي بأن أميرته الصغيرة تحتاج لأكل عشائها قبل وقت طويلة من نزهتها الليلية أو تمرض |
| Brody, böyle görüşmeye devam edemeyiz. | Open Subtitles | هذا جنون برودي ، لا يمكننا أن نتسلل في الجوار هكذا |
| Sevdiğin insanlara yalan söyleyemezsin, Brody. | Open Subtitles | أنت لا تكذب على الأناس الذين تحبهم يا برودي |
| Brody, buraya öylece gelip, köpeğini bıraktıktan sonra geri dönüp, hiç birşey olmamış gibi burayı terkedemezsin. | Open Subtitles | برودي ، لا يمكنك الظهور هنا و حسب تترك كلبتك هنا تعود ثم تغادر و تدعّي أن شيئًا لم يحدث |
| Şimdi baktığımda ben hala aynı benim, sen se aynı adamsın, ve öyle olmayı sürdürüyorsun, Brody. | Open Subtitles | والآنأناماأناعليه، و أنت ما أنت عليه و لتمضي وحسب يا برودي |
| Kalacak mısın, Brody? | Open Subtitles | كانفيالجوار، هل ستكون بالجوار يا برودي ؟ |
| İstediğiniz, Brodie İkizleri'ni ayıran cerrah yolda, geliyor. | Open Subtitles | الجراح الذي تريدينه الذي قام بفصل توأمين برودي عن بعضهما إنه بطريقه إلى هنا |
| Prudie'nin hatırına ihtiyacımız olan son şey, bir Austen bakiresiydi. | Open Subtitles | لمصلحة (برودي) أخر شيء نحتاجه هو (أوستين) جديدة |
| Bay Prudy kalp krizi geçirirken at yemi alıyordum. | Open Subtitles | كنت أشتري طعام للحصان .... عندما اصيب السيد (برودي) بالأزمة خلف الطاولة |
| İşte Brodey, Allen'ın etrafından dolanıp çift elle smaç yapıyor! | Open Subtitles | وها هو (برودي) يتجنب (ألن) ويسدد الهدف بكلتا يديه |
| Annem " Parodi, galiba hamileyim." demiş. | Open Subtitles | أمي قالت: "برودي) أعتقد إنني حبلى)" |