Ama 1953'te, Amerika ve İngiltere darbe yaptı ve Musaddık görevden uzaklaştırıldı. | Open Subtitles | لكن سنة 1953 خططت الولايات المتحدة الامريكية و بريطانيا العظمى لإنقلاب عسكري |
Bana İngiltere büyükelçiliğini önerecek. | Open Subtitles | أنه ينوى أن يعرض على منصب السفير فى بريطانيا العظمى |
İngiltere' ye büyükelçi olarak önerileceğinizi söylemiştiniz. | Open Subtitles | أتقول أنه سيعرض عليك وظيفة سفير فى بريطانيا العظمى |
Neden? Çünkü bunun, Büyük Britanya halkının güvenlik çıkarlarıyla ters düştüğünü düşünüyorlar. | TED | لماذا؟ لأنهم إعتبروا ذلك ليس في مصلحة الأمن العام لشعب بريطانيا العظمى. |
Başkanınız yakın zamanda Büyük Britanya'yı Amerika'nın en yakın müttefiği ilan etmemiş miydi? | Open Subtitles | ألم يقل رئيسكم في وقت قريب أن بريطانيا العظمى هي أقرب حلفاء أمريكا؟ |
Eğer İngiltere' ye büyükelçi olursam, Thorn üzerindeki kontrolümü kaybederim. | Open Subtitles | أذا أصبحت سفيرا فى بريطانيا العظمى فيجب أن أتخلى عن أشرافى على ثورن |
İngiltere'nin, Batı Afrika'yla İspanya - Amerika antlaşmasını | Open Subtitles | هل لدى بريطانيا العظمى أية معاهدات مع إفريقيا الغربية |
ingiltere'deki kudretli Sovyet gizli servisi, çözülmüs operasyon planlarini Moskova'ya iletmeyi basarmisti. | Open Subtitles | تمكنت الوكاله السريه السوفيتيه فى بريطانيا العظمى من نقل الرموز التى فكتها حول خطط العمليات الى موسكو |
İngiltere'de ilk kez düzenlenen bu dillere destan yarışmanın ev sahibi olarak sizleri ağırlamaktan onur duyuyorum. | Open Subtitles | إنه لفخر لي أن أكون مظيفكم لهذه الأمسية الأسطورية لكونه المرة الأولى في بريطانيا العظمى |
İçeride ve dışarıda, İngiltere müttefiklerini ve çıkarlarını savunacak. | Open Subtitles | بريطانيا العظمى سوف تدافع عن حلفائها، وعن مصالحها في الداخل والخارج |
Ayrıca, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere birçok yabancı ülkeyle ticaret kurdu ve dış politikalarına müdahale etmeme sözü verdi. | TED | وأقام علاقات تجارية مع كثير من الأمم الأجنبية، بما فيها بريطانيا العظمى والولايات المتحدة، وتعهد بعدم التدخل في سياساتهم الخارجية. |
Ingiltere'ye Büyükelçi olarak atandım. | Open Subtitles | لقد تم تعيينى سفيرا فى بريطانيا العظمى |
Burası Görev Kontrol, İngiltere. | Open Subtitles | هذه القيادة العملية، بريطانيا العظمى. |
İngiltere, Singapur Adasını tanıdı. | Open Subtitles | "بريطانيا العظمى تعرفت على جزيرة ولاية سنغافورة" |
Bu ihtilaf, İngiltere ve Çin arasındaki eski kiralama anlaşmasıyla başlamıştır. | Open Subtitles | ويرجع تاريخها إلى زمن المعاهدة المبرمة بين"بريطانيا"العظمى "و"الصين |
Kaderine razi bir ölüm. Büyük Britanya'nin Denizler üzerindeki hükümranliginin sonu. | Open Subtitles | كان ذلك تاريخا حاسما اذ انتهت سياده بريطانيا العظمى على البحار |
O zamanda, Büyük Britanya sömürgecilik etkisinin tam ortasındaydı ve dünyanın yeni hakim gücü oluyordu. | TED | في الوقت الذي كانت بريطانيا العظمى في خضم بسط نفوذها الاستعماري لتصبح القوة العالمية المهيمنة الجديدة. |
Büyük Britanya büyürken, çaya ilgi dünyanın her yerine yayılıyordu. | TED | وكلما كان نفوذ بريطانيا العظمى في ازدياد، كان الإقبال على الشاي ينتشر حول العالم. |
Büyük Britanya'daki şişeleme fabrikaları elden geçsin. | Open Subtitles | انتباه لبيبسي كولا لتعبئة النباتات في بريطانيا العظمى |
Büyük Britanya İmparatorluğu yeni Başbakanı teşrif etmektedirler: | Open Subtitles | إني استدعي رئيس وزراء بريطانيا العظمى وامبراطورها الجديد: |
Büyük Britanya 13 sömürgeyi alacak, Manhattan hariç. | Open Subtitles | حصلت بريطانيا العظمى على 13 مستعمرة أصلية، ناقص مانهاتن |