1850'lerde Brigham Young pamuk yetiştirmeleri için aileleri St. George'a gönderdi, çünkü sıcak, kurak bir iklimi vardı. | TED | في عام 1850، أرسل بريغهام يونغ عددا من العائلات إلى ساينت جورج لزراعة القطن بسبب الحر والمناخ الجاف. |
2015 yılında, Brigham Young Üniversitesi tecritte yaşayanlarda erken ölüm riskini önemli derecede artırdığını gösteren bir çalışmayı tamamladı. | TED | في 2015، أكملت جامعة بريغهام يونغ دراسة تبين مخاطر الزيادة الكبيرة للموت المبكر للأفراد الذين يعيشون في عزلة. |
Dağda yaşıyorum ve Brigham Young adında Kutsal Ruh ile konuşan bir şefin insanlarındanım. | Open Subtitles | اعيش في الجبال انتمي لجماعة الرئيس بريغهام يونغ الذي يتحدث مع الروح العظيمة |
Brigham Young'la olan anlaşmam Çinli işçilerin çalışmasını yasaklıyor. | Open Subtitles | إتفاقي مع مع بريغهام يونغ يمنع العمالة الصينية |
BYU'daki Koç Beacham'ı aradım. | Open Subtitles | لقد اتصلتُ بالمدرب (بيشام) في جامعة (بريغهام يونغ) |
Harvard'da, Brigham Young'da, Cornell'de kullanılıyor. | Open Subtitles | "إستخدموه في "هارفارد "بريغهام يونغ"، "كورنيل" |
- Brigham Young tarafından davet edildik. Putperestlerden biri en genç karısını kaçırmaya çalışırken piskopos öldürülmüş. | Open Subtitles | (دُعينا إلى هناك ،بواسطة (بريغهام يونغ الأسقف خاصتهم قتل على يد أحد الوثنيين وقدحاولواإختطافزوجتهالشابة. |
Evet, Brigham Young'ın demiryolu çalışanlarına tekrar güvenmesini sağlamam geçen hafta çeyrek milyon dolara patladı. | Open Subtitles | نعم، وكلفني 1/4 مليون دولار الاسبوع الماضي لاستعادة ثقة بريغهام يونغ في رجال السكك الحديدية إضطررت إلى الدفع مرارا وتكرارا |
Brigham Young'ın kendisi bile ona eşim demekten gurur duyardı. | Open Subtitles | أو رائد إصلاح. (بريغهام) يونغ نفسه سيكون فخورا. |
Brigham Young'a kendi demiryolumuzu yapma vahyi geldiğinde aramıza katıldın. | Open Subtitles | جئت إلينا في وقت عندما كان إلهام ، (بريغهام يونغ) بالنسبة لنا بناء سكة حديدنا الخاصة |
Brigham Young'la 800 işçi için el sıkıştım. | Open Subtitles | لقد عقدت صفقة مع بريغهام يونغ) مقابل 800 رجل) |
Brigham Young'ın, 55 karısının sığması için 2 metre boyunda 15 metre eninde bir yatağı olduğunun dedikodusu yapılıyor. | Open Subtitles | (يُشاع أن (بريغهام يونغ لديه سرير طوله 7 قدم و عرضه 96 قدم حتى يتسع زوجاته الـ 55 |
Brigham Young'ın eninde sonunda talebimize cevap vereceğine eminim. | Open Subtitles | إنّي على يقين إن (بريغهام يونغ) سوف يرد على المساحة في النهاية |
Brigham Young Pazar sabahı, kilisede ön sırada olmanı istiyor. | Open Subtitles | يأمل (بريغهام يونغ) ذهابك إلى الكنيسة صبيحة يوم الآحد وأن تجلسي في الصف الأمامي ليبارك زواجكِ. |
Julianne Holt-Lunstad, Brigham Young Üniversitesinde araştırma görevlisi ve bu soruya buradaki dinleyiciler gibi binlerce orta yaşlı insanın dahil olduğu bir dizi çalışmada yanıt aramaya çalıştı. | TED | (جوليان هولت-لونستاد) باحث في جامعة بريغهام يونغ وقد تناولت هذا السؤال تحديدًا في سلسلة من الدراسات لعشرات الآلاف من الأشخاص في منتصف العمر بشكل مشابه للجمهور الحاضر هنا. |
Brigham Young yüzüğü takıyorsun. | Open Subtitles | (ترتدي خاتماً من (بريغهام يونغ |
Şüphe edilmez bir adam elçilerin aslanı yoldaş Brigham Young. | Open Subtitles | ...رجل غير قابل للنقض ...أسد الرب (أخونا (بريغهام يونغ |
Brigham Young'la Utah'a. | Open Subtitles | ذهب برفقة (بريغهام يونغ) إلى (يوتا) |
Brigham Young'ı rahatsız etmemiş herhalde. | Open Subtitles | ألم يُكلفك (بريغهام يونغ) بهذا؟ |
Brigham Young inatçı bir adam. | Open Subtitles | (بريغهام يونغ) رجلُ عنيد. |
BYU'ya gittim. | Open Subtitles | ... (حضرت لـ جامعة ( بريغهام يونغ |