Çam ağaçları yetiştirme konusunda çılgın bir fikir edinmişti. | Open Subtitles | لقد كان لديه تلك الفكرة المجنونة بزراعة شجر الأناناس. |
Galinette, haklıymışsın. Çiçek yetiştirme iyiymiş. | Open Subtitles | كنت على حق يا غيلينت عليك بزراعة الأزهار |
Çünkü çiftçiler kazların göç esnasında yiyebileceği mahsulleri yetiştiriyor. | Open Subtitles | كَمَا يقوم المزارعين بزراعة المحاصيل تستطيع الأوز أن تأكله في هجرتهم. |
Hatta bazı balıklar kendi yiyeceklerini yetiştiriyor, bu yüzden çok korumacılar bu konuda. | Open Subtitles | حتى بعض الأسماك تقوم بزراعة طعامها, حتى انهم يقومون بحماية واقائية عنه. |
Aylak zencinin teki sizi pamuk ekmeye mi ikna etti yani? | Open Subtitles | أأنتِ تقولين لي بأنكِ سمحتِ لمتشرد زنجي أن يقنعكِ بزراعة القطن؟ |
O alanda daha önce gösterdiğim akasya ağaçlarından yetiştirmeye başladık. | TED | وفي تلك المنطقة بدأنا بزراعة بعض أشجار السنط التي رأيتم من قبل. |
Henley'in kalbi pek iyi durumda olmadığından akciğer nakliyle devam ettim. | Open Subtitles | أمضي أن قررت القلب, يتوفر لم وحين هينلي روي " لـ الرئتين بزراعة " ... |
Ben düşük yaptığımda ağaç dikmiştim mesela. | Open Subtitles | عندما أجهضت ، قمت بزراعة شجرة |
Tamamen organik, işçi arılar yetiştirme işine girişiyorum. | Open Subtitles | لقد بدأت عمل بزراعة العسل الطبيعي و العضوي |
Bahar, pirinç yetiştirme mevsiminin başlangıcı. | Open Subtitles | فصل الربيع هو موسم البدء بزراعة الأرز |
Bu yılın başında birkaç Maine şehri yerel gıda egemenliği yasasını kabul etti. Yasa, bölge sakinlerine istedikleri yerde gıda yetiştirme hakkı vermekle kalmıyor, aynı zamanda gıdayı, istedikleri kişilere istedikleri gibi satmalarına izin veriyor. | TED | في بداية هذا العام، قامت مجموعة من مدن (مين) بتمرير قوانين سيادة الغذاء المحلي التي لا تسمح لقاطني المدن بزراعة الغذاء فقط في المكان الذي يريدونه بل أيضًا تسمح ببيعه بالطريقة التي يريدونها للأشخاص الذين يرغبون بالبيع لهم. |
Domatesleri, kuzeyde yetiştiriyor. | Open Subtitles | يقوم بزراعة الطماطم في الجهة الشمالية |
Verdiant, Matchett'in büyüdüğü topraklarda GMO mısır yetiştiriyor. | Open Subtitles | إن " فيرديانت " تقوم بزراعة الذرة المُعدلة وراثياً على الأرض التي نشأ " ماتشيت " عليها |
- Armut yetiştiriyor. | Open Subtitles | -إنه يقوم بزراعة الكمثرى -ماذا ؟ |
Bu yüzden bir ağaç ekmeye karar verdim. | Open Subtitles | لذلك فكرت في ان نقوم بزراعة شجرة يا إلهي . |
Böylece ben ve grubum, L.A. Green Grounds (Yeşil Zeminler), bir araya geldik ve benim yiyecek ormanımı, meyve ağaçlarımı ekmeye başladık, bilirsiniz, sebzeler, komple muamele. | TED | فقد اجتمعت أنا ومجموعتي (L.A. Green Grounds) وبدأنا بزراعة غابة الأطعمة، أشجار فاكهة، خضروات، وهلم جراً. |
Ne zaman tahıl ekmeye başlayacaklar? | Open Subtitles | في حين عليهم بزراعة الذرة؟ |
10.000 yıl önce biz insanlar, besin değeri yüksek tohumlarını toplamak için pirinç yetiştirmeye başladık. | Open Subtitles | قبل 10 آلاف عام ، بدأنا نحن البشر بزراعة الأرز وذلك حتى نحصد بذوره ذات الغذاء الغنيّ |
Babam, kendi ve arkadaşları için ot yetiştirmeye başlamış ve bu işte becerikli olduğunu keşfetmiş. | Open Subtitles | ابي بداء بزراعة الاعشاب الضاره هو ورفاقه, وتبين ان لديه موهبة.في ذلك |
- Sebze yetiştirmeye mi başlıyorsunuz? | Open Subtitles | هل بدأت بزراعة الخضروات ؟ |
Önce Kelsey'in çifte akciğer nakliyle başlayacağız. | Open Subtitles | سنبدأ بزراعة رئة مزدوجة (لكيلسي) أوّلاً |
Düşük yaptığımda ağaç dikmiştim. | Open Subtitles | عندما اجهضت، قمت بزراعة شجرة |