Size olan sevgim azalmadığı halde acı veren bir mücadele sonucunda kendi mutluluğumu halkım için feda etmeye kararlıyım. | Open Subtitles | بالرغم من أن مودتي لك ثابتة أنا أملك بعد كفاح مؤلم مصممة على التضحية بسعادتي لرفاهية شعبي |
Onunki için kendi mutluluğumu feda etmeliydim. | Open Subtitles | كان ينبغي أن أكون قادرا على التضحية بسعادتي من أجله |
Kendi mutluluğumu düşünmemem gerekir. | Open Subtitles | لايجدر بي التفكير بسعادتي الشخصية |
Shalini'nin mutluluğuyla ilgileniyorsun da benim lanet olası mutluluğumla neden ilgilenmiyorsun! | Open Subtitles | أنت حريص علي سعادة شاليني ولا تهتم بسعادتي اللعينة |
Sen hiçbir zaman mutluluğumla ilgilenmedin. | Open Subtitles | لمْ تكوني مهتمّة يوماً بسعادتي |
Tabii böyle bir komplo, beni çok iyi tanıyan ve mutluluğuma çok önem veren insanların katılımıyla gerçekleşebilir. | Open Subtitles | بالطبع, مثل هذه المؤامرة تتطلب مجموعة من الناس, يعرفوني جيداً ويهتمون بسعادتي هذا القدر, |
kendi mutluluğumdan ödünler vermeye devam ettim. | Open Subtitles | أحيانا بينما زوجة... إستمررت تضحية بسعادتي |
Bu mutluluğumu prens Valiant'a borçluyum. | Open Subtitles | أنا مدين بسعادتي إلى الأمير "فاليانت" |
Her zaman benim mutluluğumu ister. | Open Subtitles | يفكر بسعادتي دائما |
Sana, amcan Jack'in şehirde olduğunu söylemek için mutluluğumu riske atıyorum. | Open Subtitles | إني أخاطر بسعادتي كي أخبرك أن عمك (جاك) في المدينة |
mutluluğumu. | Open Subtitles | بسعادتي |
Kendi mutluluğumu kurban ettim. | Open Subtitles | ضحيتُ بسعادتي. |
Gerçekten benim mutluluğuma önem veriyorsan, onu sevmenin bir yolunu bulursun. | Open Subtitles | وإن كنتِ تكترثين بسعادتي حقاً ستحاولين أن تحبيها أيضاً. |
kendi mutluluğumdan ödünler vermeye devam ettim. | Open Subtitles | و قد ضحيت حتى بسعادتي |