Şunu bil ki hiçbir şey göründüğü kadar basit değil. | Open Subtitles | يجب أن تعلم أن الوضع ليس بسيطًا كما قد يبدو. |
basit bilgi işleme süreci de basit bilinci oluşturur. | TED | ومعالجة المعلومات البسيطة تعني وعيًا بسيطًا. |
Ebeveynlerime göre, şu an kolsuz bir üst giymem kadar basit bir şey olan omuzlarımın görünüyor olması, beni değersiz yapıyor. | TED | وبالنسبة لوالدي، فكوني أفعل شيئًا بسيطًا كارتدائي لثوب بلا أكمام يظهر كتفي، كما الآن، ذلك يجعلني غير جديرة. |
İşin özünde, aslında çok basit bir şey yapıyorlar. | TED | حسنًا، أساسًا، إنها تفعل شيئًا بسيطًا للغاية. |
..elit bir savaşçı sınıfı yükselerek kendini gösterdi. Kuralları basitti... | Open Subtitles | ازدهر نخبة من الجنود من المعركة كان شعارهم غير القابل للتغيير بسيطًا |
Şimdi başka bir sonuç alıyoruz, halen çok basit. | TED | سوف نحصل على نتجة أخرى الآن، مازال بسيطًا جدًا. |
Tarihi yeniden yazmıyoruz. basit bir şeyler yap. | Open Subtitles | نحنُ لا نعيد كتابة التاريخ، لنبقي الأمر بسيطًا |
Sadece basit bir soru sormak için hepinizi buraya topladım. | Open Subtitles | لقد جمعتكم جميعًا هُنا كي أسألكم سؤال واحدًا بسيطًا. |
Ayrıca, bu fosilin kısa, basit tüylerle kaplı olduğunu ortaya koymuştur. | Open Subtitles | أظهرت الأحفورة أيضًا أن ريشًا بسيطًا قصيرًا كان يغطيه |
Burda basit bir soru sormak için kibarca konuşmayı bölüyorum, ...ve siz benim ebeveynliğimi mi sorguluyorsunuz? | Open Subtitles | لقد قاطعتكم بأدب لأجل أن أسأل سؤالاً بسيطًا.. وأنت تعتقد أن هذا يعطيك الحق لتتهمني في أمومتي؟ |
Kurallar basit. Ben kaçacağım... siz de yakalamaya çalışacaksınız. | Open Subtitles | لنجعل هذا الأمر بسيطًا أنا سأجري, و أنتم حاولوا اللحاق بي |
basit bir kuraldı. Aptalcaydı ama hiç yoktan iyiydi. Yeterliydi. | Open Subtitles | كان بسيطًا وغبيًّا، لكنّه كان أفضل من لا شيء. |
basit bir kuraldı. Aptalcaydı ama hiç yoktan iyiydi. Yeterliydi. | Open Subtitles | كان بسيطًا وغبيًّا لكنّه كان أفضل من لا شيء |
Pekala, olayımız çok ama çok basit peder. | Open Subtitles | حسنًا ، سيكون هذا بسيطًا للغاية أيها الأب |
basit ve şık ya da vahşi ve çılgın, karar senin. | Open Subtitles | أحضر شيئًا بسيطًا وأنيقًا أو جامحًا ومجنونًا، الخيار لك |
Gücümü kullandığımda çok basit bir işti. | Open Subtitles | حالما أستخدم هذه القدرة، يغدو الأمر بسيطًا جدًّا. |
Neden ben yapınca basit olmasın. | Open Subtitles | لماذا لا يكون الأمور بسيطًا إذا أنا أعددت الطعام؟ |
Ne kadar çabuk basit olursa o kadar iyi olur. | Open Subtitles | حسناً، من الأفضل أن يضحى بسيطًا عما قريب |
bu çok basitti. | TED | وبرغم ذلك لقد كان الأمر بسيطًا. |
Aslında olay son derece basitti. | Open Subtitles | كما تعلمون، طوال الوقت كان ذلك بسيطًا |
kolay geliyor olabilir, henüz denemediniz. | TED | إذا كنتم ترونه أمرًا بسيطًا فأنتم لم تجربوه بعد. |
Çok basit bir model geliştirdik; güvenilir ve etkili yerel gruplara kaynak sağlamak, gelişimlerini hızlandırılmış bir programla desteklemek ve kitlesel fonlama platformlarıyla onları size bağlayarak sağlık ihtiyaçları için para toplamalarını sağlamak. | TED | لقد ابتكرنا نموذجًا بسيطًا: مجموعات محلية موثوقة المصدر وفاعلة، تدعم التنمية في مناطقها عبر برنامج مسرّع وتضعك على اتصال بهم عبر منصتنا للتمويل الجماعي، حيث يمكنهم جمع التمويل لاحتياجاتهم الصحية. |