esmer tenli, güneş gözlüklü iki kişinin olay yerinden ayrıldığını söyleyen kişi. | Open Subtitles | الرجل الذي أخبرني أن رجلين ذوي بشرة داكنة يرتدون نظارات شمسية كانوا يغادرون موقع الحادثة |
Çok güzel bir esmer. | Open Subtitles | إنها ذات بشرة داكنة وجميلة جدا |
Üç yıl içinde Çinli bir kadınla evlenmiş olacağım. Sana benzeyen ama daha esmer üç çocuğumuz olacak. | Open Subtitles | و سننجب 3 أطفال , يشبهونك تماماً ... و لكن ذو بشرة داكنة قليلاً |
koyu tenli, uzun saçlı, korkunç görünümlü Yeri aksanı ile konuşan. | Open Subtitles | بشرة داكنة ,شعر طويل, ذو هيئة مخيفة, يتحدث بلهجة هندية ؟ |
Nasıl biriydi? Uzun, kısa, koyu tenli, açık tenli? | Open Subtitles | كيف كانوا يبدون قصار ، طوال ، ذوى بشرة داكنة ، ذوي بشرة فاتحة؟ |
Sana benzeyen ama daha esmer üç çocuğumuz olacak. - Carter. | Open Subtitles | و سننجب 3 أطفال , يشبهونك تماماً ... و لكن ذو بشرة داكنة قليلاً |
esmer tenli omzunun arkasında Batiatus'un karısının damgasını taşıyor. | Open Subtitles | ذات بشرة داكنة مع علامة بيت (باتياتوس) على كتفها من الخلف |
- esmer, için için yanan Ne anlama geldiğini biliyorum, Marvin. | Open Subtitles | ـ تقصد بشرة داكنة للغاية أعرف معناها، يا (مارفين). |
Şu kadarını söyleyeyim. Ben koyu tenli siyah bir kadınla evlenmeye, simsiyah bebekler yapmaya niyetliyim. | Open Subtitles | سأخبركم شيئاً واحداً، أنا أخطط للزواج من فتاة ذات بشرة داكنة |
180 civarı, sert yapılı, koyu tenli. | Open Subtitles | يبلغ طوله 6 أقدام ، لديه بشرة داكنة |
180 civarı, sert yapılı, koyu tenli. | Open Subtitles | يبلغ طوله 6 أقدام ، لديه بشرة داكنة |