Senin tersine şirketimi tehlikeye atabilecek birisini hemen korumaya çalışmıyorum. | Open Subtitles | على عكسك أنا لا أقوم بحماية شخص ما خاطر بشركتي |
Doğru. şirketimi ara, onlara adresimi sor, onlar da sana versin? | Open Subtitles | حسنا , اتصل بشركتي وسألتهم عن عنواني هل اعطوك اياه؟ |
Bu sistem Şirketimde oluşturuldu ve bu tarz şeyleri bir arada toplamayı gösteriyor. | TED | هذا هو النظام الذي صنعناه بشركتي والذي يظهر وضع هذه الأشياء معاً |
Şirketimde istikrarsız insanlara yer yoktur! | Open Subtitles | ليس بشركتي مكانٌ لذويك من المضطربين |
Bu insanların şirketime yaptıklarına katılıyor olabilirsin. | Open Subtitles | ربما توافق على ما يفعله هؤلاء الناس بشركتي. |
Bu anlaşmayı yürürlükte tutmak için firmamı manipüle ettim. | Open Subtitles | لقد تلاعبت بشركتي لأُبقي على الإتفاق قائماً |
Liby, Şirketimin yeni ürettiği lityum iyon pilin adı. | Open Subtitles | إنها بطارية الليثيوم والآيون الجديدة الخاصة بشركتي |
Carter için üzgünüm ama olanların benimle ya da şirketimle hiçbir ilgisi yok. | Open Subtitles | أشعر بالآسف لما حدث لـ (كارتر)، لكن... لا شيء من هذا له علاقة بي أو بشركتي. |
Bu kadına kendi şirketimi kurduğumu söyledin mi? | Open Subtitles | هل قلتَ لها بأنّني بدأتُ بشركتي ؟ |
O kadar iyiydim ki sonunda kendi şirketimi kurdum. | Open Subtitles | لذلك كان من الجيد اني بدأت اخيرا بشركتي |
- Neden şirketimi bu işin içine çektin? | Open Subtitles | لماذا إتصلتي بشركتي من أجل هذا الشيء؟ |
Lindsey Roberts kaybolmadan önce belki birkaç ay boyunca Şirketimde staj yaptı. | Open Subtitles | (ليندسي)، كانت طبيبة مقيمة بشركتي ربما قبل أن تختفي بشهرين ما أصابها مأساويّ، لكن لا علاقة ليّ بذلك |
Şirketimde çalışabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تدخل بشركتي |
Artık Şirketimde değil. | Open Subtitles | -هي لم تعد بشركتي بعد الآن |
Sen şirketime ne yaptığını sanıyorsun ? | Open Subtitles | ماذا تعتقد أنكَ تفعل بشركتي |
Ve ben şirketime sahip olmaya devam edeceğim. | Open Subtitles | سأريد الحظي بشركتي... |
Bu anlaşmayı yürürlükte tutmak için firmamı manipüle ettim. | Open Subtitles | أنا أتلاعب بشركتي للحفاظ على هذا الاتفاق سارياً |
Şirketimin ürettiği en son tablet bilgisayar. | Open Subtitles | إنهُ الكمبيوتر اللوحي الأخير الخاص بشركتي |
Şirketimin ilaç departmanının CIA ile bir anlaşması vardı. | Open Subtitles | قسم الأدوية الخاص بشركتي لديه عقد مع وكالة الإستخبارات المركزية |
Sheila, şirketimle uğraşıyorsun. | Open Subtitles | (شيلا), انت تعبثين بشركتي |