Ve bu nedenle güneş ışığı ve çiçeklerle dolu olan benim binamda bizler umuda ve insan olasılıklarına inanırız. | TED | ولذك في مبناي، الممتلئ بضوء الشمس والازهار، نؤمن بالامل وامكانيات الانسان. |
Ve tabii ki yüzüğünü çıkarıp kendini güneş ışığı altında yakıp öldürmeni engelleyebilmek için. | Open Subtitles | وبالطبع لوقايتكِ من انتزاع خاتمكِ النهاريّ وحرق نفسكِ حتّى الموت بضوء الشمس. |
Hava bugün harika olacak. Oldukça güneşli geçecek. | Open Subtitles | سيكون الجو جميلاً اليوم مليئاً بضوء الشمس |
ERTESİ GÜN - ANNEMİN EVİ - Hava bugün çok güneşli, çok güzel olacak. | Open Subtitles | سيكون الجو جميلاً اليوم مليئاً بضوء الشمس |
Her şey yolundadır, odalar gündüz vakti Güneş ışığına boğulurken. | TED | لقد كان يوما اعتياديا عندما كانت الغرف الرئيسية ملأى بضوء الشمس الساطع |
Güneş ışığını yüzümde hissettiğim son seferi hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | لا اتذكر اخر مرة شعرت بضوء الشمس علي وجهي |
Dolayısıyla kontrolü de beyaz yüzeyin güneş ışığıyla hiç aydınlanmayan kısmında duran termometreydi. | Open Subtitles | و هنا كان تحكمه درجة الحرارة على جزء من ورقة بيضاء لم تكن مضاءة بضوء الشمس بتاتاً |
Ortasında tüm odaların temiz hava ve güneş ışığı almasına yardımcı olan bir avluya sahip, odalar ise geniş ve tavanları yüksek olduğundan, odalarda olmak insanı oldukça rahat hissettiriyor. | TED | إنه يحوي ساحات في الوسط حتى تتمتع جميع الغرف بضوء الشمس والهواء النقي، والغرف كبيرة وذات أسقف عالية، وبذلك فهي تكون مريحة لمن يدخلها. |
Ne kazık, ne ateş ve hatta güneş ışığı bile. | Open Subtitles | و افضل ما فى ذلك ليس حتى بضوء الشمس |
Haydi onu güneş ışığı ve köpek yavrularıyla tedavi edelim. | Open Subtitles | فلنعالجها بضوء الشمس و الجراء |
Haydi onu güneş ışığı ve köpek yavrularıyla tedavi edelim. | Open Subtitles | فلنعالجها بضوء الشمس و الجراء |
Biliyoruz ki metan kısa bir zaman ölçeğinde, güneş ışığı tarafından yok edildiği için burada olmaması gerekirdi. | Open Subtitles | ونعلم أن الميثان يتم تدميره بضوء الشمس في نطاق زمني قصير ! |
Efendi gibi konuş, sonra hep beraber güneşli bir yerde tatlımızı yiyelim. | Open Subtitles | فلتتحدث و نحن جميعاً سنذهب و نحصل على شريحة من الفطيرة و نستمتع بضوء الشمس |
Güneş ışığına doyup yılın geri kalan zamanı için o anıyı saklamanız şarttır. | Open Subtitles | \u200fيجب أن تتشبع بضوء الشمس \u200fكي يمكنك تذكره لبقية العام. |
- Güneş ışığına aç bir bitki o. - Tamam, öyle olsun. | Open Subtitles | كنت تجوعها بضوء الشمس - حسناً إذاً - |
- Güneş ışığına düşkün değilsin. | Open Subtitles | -أنت لست مولع بضوء الشمس |
Güneş ışığını hissetmek için. | Open Subtitles | أن نشعر بضوء الشمس |
Kanımın yüzeye çıktığını, suyun içinde gün ışığıyla karıştığını görüyordum. | Open Subtitles | بوسعي رؤية دمائي وهي تخرج مع الفقاقيع مختلطة بضوء الشمس وتلمع في الماء. |