Öyle görünüyor ki travmatik bir olay yaşamak bir şekilde daha az pişmanlıkla yaşama kabiliyetimizi ortaya çıkarıyor. | TED | يبدو بطريقة ما أنه يمكن لحادثة الصدمة أن تطلق قدراتنا تقود حياتنا بندم أقل |
Ancak gene de, bir şekilde göz önüne alınmaları gerekir diye düşünürsünüz, çünkü bu deneyim anlarında olup bitenler aslında yaşantımızın ta kendisidir. | TED | وحتى أنك تشعر بطريقة ما أنه ينبغي أخذها في الحسبان، لما يحدث خلال لحظات التجربة هذه لانها حياتنا. |
Benim bir şekilde cinayetle ilgim olduğuna kendini inandırdı. | Open Subtitles | أقنع نفسه بطريقة ما أنه مرتبط بتلك الجرائم |
bir şekilde kaçmış olmalısın. O Superman değil ya. | Open Subtitles | لابد أنكِ هربتي بطريقة ما أنه ليس شخصُ خارق |
O kadar çok oluyordu ki sayamadım bile ve kimseye de söyleyemiyordum çünkü bir şekilde bunun kendi hatam olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | حدث ذلك في مناسبات عديدة كنت خائفة من إخبار أي أحد لأني شعرت بطريقة ما أنه خطأي |
Amerika yat yarışlarını doğrudan izlediğinde, o, bir şekilde, kendisininde Amerikan yat yarışlarında açıldığını hisseder. | Open Subtitles | أول فيديو من طاقم الرياضة الأمريكي يشعر بطريقة ما أنه أبحر في كأس أمريكا أيضاً |
William Blake bir şekilde Gertrude Stein’dan daha mı insansı? | TED | هل نعتبر "ويليام بلايك" بطريقة ما أنه أكثر بشرية من "جيرترود شتاين"؟ |
Her neyse, her ne anlam ifade ediyorsa bir şekilde senin için olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | مهما كان، مهما يعنيه... فأنا أعلم بطريقة ما... أنه يعني شيئاً لك |
Bir şey değişti mi diye bakıp duruyorum annesinin öldüğünü bir şekilde biliyor mu diye ama... | Open Subtitles | أواصل الإطمئنان عليه لرؤية ما إذا تغير شيء ما إذا علم بطريقة ما أنه أمه... ماتت ... لكن |
bir şekilde silahı etkisiz hale getiriyor. | Open Subtitles | لابد بطريقة ما أنه يحبط السلاح |