Evet. Ayrıca elektrik kesilmelerini araştıran da o, ve işleri kendi yoluyla halletmeyi seviyor. | Open Subtitles | أجل، وهو أيضًا مغتاظ من الإقطاعات ويحب فعل الأمور بطريقته الخاصة |
Sanırım kendi garip yoluyla moral desteği veriyordu. | Open Subtitles | ،أعتقد أنه بطريقته الخاصة المضحكة كان يقدم دعمه النفسي |
Bunların hepsi bağımsız yaşam destekleri kendi çapında bizi hayatta tutan. | TED | كل واحد من الثلاثة هو نظام دعم حياة مستقل، يبقينا أحياء بطريقته الخاصة. |
Yani o kendi yöntemiyle yapabilir ben de kendi yöntemimle araştıracağım ve ikimiz de bu şekilde yapmıyoruz gibi davranacağız. | Open Subtitles | لذلك سوف يقوم بذلك بطريقته وأنا سوف أقوم بذلك بطريقتي وكلانا سوف نتظاهر أنه كلانا لا يفعل ذلك |
Tamam, biliyor musun Shark Tank, bence, kendi usulünce, | Open Subtitles | حسنا , أتعرف أمرا يا خزان القرش أعتقد أنه بطريقته الخاصة |
Ama artık Turk'ün önünde kullanamam çünkü o ukala tarzında "bir şey değil" der. | Open Subtitles | أو سيقول "على الرحب والسعة" بطريقته الساذجة |
Şunu belirtmeliyim ki bu, benim deneyimim çünkü herkes kendine özgü bir şekilde psikotik hale geliyor. | TED | أسارع الى القول و أضيف بأنها تجربتي، لأن الجميع يصبح مضطرب نفسياً بطريقته. |
Victor, Lémiri'ye en son gittiğimizde süt istediğini kendine has tarzıyla bize göstermişti. | Open Subtitles | تذوقه للحليب يجعله يعبر عن نفسه بطريقته الخاصة في زيارته السابقة للسيد ليمري |
İşleri kendi yöntemleriyle halledebileceğini sanıyor ama bunu yapamayacak. | Open Subtitles | هو يعتقد بأنّه يمكنه أَن يفعل الأشياء بطريقته لكنني سأخبرك شيء هو لا يستطيع |
Herşeyi onun istediği gibi yapmaya çalışıyorum ve artık o aptal deneyleri de bıraktım. | Open Subtitles | سأحاول فعل الأمور بطريقته و أتوقف عن فعل هذه التجارب السخيفة |
Keith iyi birisi, o sadece... işlerini kendi yoluyla hallediyor. | Open Subtitles | كيث رائع لكنه يقوم بالأمور بطريقته |
Her biri bununla kendi yoluyla başa çıkıyordu. | Open Subtitles | وكل واحد منهم تعامل مع الامر بطريقته |
Dr. Rush'ın kendi yoluyla bana anlatmaya çalıştığı şey buydu. | Open Subtitles | هذا ما أراد الدكتور (راش) أن يقوله لي بطريقته الخاصة. |
Bence çok büyük bir büyücü, kendi çapında. | Open Subtitles | أعتقد أنَّه ساحر بارع جدًّا بطريقته الخاصة |
Bence çok büyük bir büyücü, kendi çapında. | Open Subtitles | ،أظنّ أنّه ساحر عظيم بطريقته الخاصة |
Eli'ye iyi bak çünkü kendi çapında o sana bakacaktır. | Open Subtitles | اعتنِ بـ (إيلاي)، لأنّه سيعتني بكَ بطريقته الخاصة |
onun bütün planını suya düşürmene rağmen, kendi yöntemiyle sana arka çıktı. | Open Subtitles | إنه يدعمك بطريقته حتى لو إختفطي جدول أعماله بالكامل |
Daniel perdeyi o eşsiz yöntemiyle indirerek başı çekmişti. | Open Subtitles | تولّى "دانيال" الأمر وأسدل الستار بطريقته الفذّة. |
Her biri yalnız çalışır, kendi usulünce. | Open Subtitles | كل واحد بهم يعمل بمفرده بطريقته الخاصة |
Ancak hakikaten de Abraham kendi tarzında Katrina'ya değer vermişti. | Open Subtitles | و لكن في الحقيقة، (إبراهام) كان كترث حيال كاترينا.. بطريقته |
Oliver, şunu bilmenizi istiyor kendine özgü bir şekilde olsa da sizi çok seviyor. | Open Subtitles | أوليفير يريدك أن تعرف بطريقته الخاص هو يحبك كثيرا |
Agnostik olduğunu söyleyebilirim. Ama bence kendine has bir inancı vardı. | Open Subtitles | "سأقول أنه "لا أدري و لكني أعتقد أنه روحاني بطريقته الخاصة |
Bu oyunu ya onun tarzıyla oynarsın ya da hiç oynamazsın. | Open Subtitles | يجب ان تلعب معه بطريقته, او لا تلعب معه اطلاقا |
Dışarıdan nasıl göründüğüne bakmaksızın köyü kendi yöntemleriyle korumayı planlıyor. | Open Subtitles | وأصر أن يحمي القرية بطريقته مهما كان الأمر |
Beni on yıllığına içeri gönderdi ki işleri kendi istediği gibi yönetebilsin. | Open Subtitles | وضعنى بالسجن ل 10 سنوات لذا إستطاع إدارة عمله بطريقته الخاصة |