İyi bir köpek olduğumda ara sıra bir kemik atarlar önüme. | Open Subtitles | وعندما اكون كلبا جيدا فإنهم احيانا يلقون لي بعظمة |
Bir köpeğin ağzında kemik varken yapılacak en son şey ağzındaki kemiği çekmeye çalışmaktır. | Open Subtitles | عندما يتشبثّ الكلب بعظمة... فاحذر أن تسلبه إياها. |
Sana bir kemik attım ve ipleri gösterdim. | Open Subtitles | حينما أرمي لك بعظمة وارشدك للحبل |
Bir serserinin kemiği ile güçlendim ve bu harika değil mi? | Open Subtitles | وأنت مُقوّى بعظمة الحمار؟ وهي رائعة حقاً |
Sonra ayağında kırık bir kemikle yine yarışarak herkese ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. | Open Subtitles | و تسابق بعظمة مكسورة في رجله إنه يُري للجميع طينته الحقيقية |
Bulduğumuz ilk cesedin göğüs boşluğu üzerindeki göğüs kemiğinde; dördüncü, beşinci ve altınca kaburga kemiklerinde ağır travmalar var. | Open Subtitles | تجويف الصدر للجثة الأولى التي وجدناها تُظهر جرح هائل بعظمة القص و الأضلاع القصية الرابعة و الخامسة و السادسة |
Kafatasını boyun kemiğiyle birleştiremeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نكون قادرين على تعليق الجمجمة بعظمة الرقبة |
Bu kesinlikle gizli kalmalı değil mi? | Open Subtitles | لايهمها السن وتزدهر بعظمة |
Boğazıma kemik kaçmıştı. | Open Subtitles | لقد كنت اختنق بعظمة دجاج. |
Ama kemik? | Open Subtitles | و لكن تأتيني بعظمة ؟ |
Tıpkı kemik bulmuş bir köpek gibi. | Open Subtitles | كالكلب المتشبِّثّ بعظمة. |
Buna "köpeğe kemik vermek" denir. | Open Subtitles | هذا الأسلوب يُسمى ."ألق بعظمة للكلب |
Önlerine bir kemik atmamız gerek. | Open Subtitles | علينا أن نرمي لهم بعظمة |
Ona kemik attım. | Open Subtitles | سأرمي له بعظمة |
Bir kemik at işte önüme. | Open Subtitles | الق ليّ بعظمة |
Ona kemik attım. | Open Subtitles | سأرمي له بعظمة |
Bu masada, İngiltere Kraliçesinin boğazına tavuk kemiği kaçmış. | Open Subtitles | على هذه الطاولة، ملكة "إنجلترا" اختنقت بعظمة دجاجة أثناء وجودها هنا. |
Altışar bin. Ya da belki Frazier'ı sana kemiği atması için ikna edebilirsin. | Open Subtitles | ستة الاف، أو عليك اقناع "فرايزر" أن يلقي اليك بعظمة |
Sonraki sabah gardiyanlardan biri elinde kemikle bir arabanın altında sızmış hâlde bulmuş. | Open Subtitles | بالصباح التالى رآه أحد الجنود مغشياً عليه تحت عربة وهو مازال ممسكاً بعظمة اللحم بيده |
Kimse kimseyi sembolik olsun diye bir kemikle öldürmez, İngiltere'de bile. | Open Subtitles | لا أحد يقتل شخصاً بعظمة بشكل رمزي، ولا حتى في (إنجلترا) |
Boyun kemiğinde kırık var Joan. Şimdilik sabitledik. Doğumdan sonra düzelteceğiz tamam mı? | Open Subtitles | جوان) لديَك كسر بعظمة عنقكِ، لكنه مستقر) إلى الآن، لذا سنعالجها بعد الولادة، اتفقنا؟ |
Maktulün sağ kamış kemiğinde açık kırık, onun sürttüğü kaval kemiğinde de aşınma vardı. | Open Subtitles | كان ضحيتنا مصاباً بكسر مضاعف في عظم الشظية الأيمن... -وجزء من عظم الشظية يحتك بعظمة الساق . |
Hayır, bir yol kenarında kırık bir köprücük kemiğiyle ölmek istemiyorum. | Open Subtitles | اللعنة . لا أريد أن أموت على قارعة الطريق وسط القاذروات بعظمة كتف مخلوعة |
Bu kesinlikle gizli kalmalı değil mi? | Open Subtitles | لايهمها السن وتزدهر بعظمة |