Bu kaçamak yapacağı veya bir ilişkisi olduğu ya da başka bir anlama gelmez. | Open Subtitles | إنه ليس كما لو انه سوف يجري و يحظي بعلاقة غرامية أو أى شئ |
Bunu söylemekten nefret ediyorum, ama onun bir ilişkisi varsa, tüm erkekler gibi o da değişmez. | Open Subtitles | أكره أن أقول هذا , لكن إذا كان يحظي بعلاقة غرامية رجال كهذا لا يتغيرون |
Banka araştırmacısının, kart dükkânı sahibi ile bir ilişkisi vardı. | Open Subtitles | موظف البنك مرتبط بعلاقة غرامية مع صاحبة محل البطاقات |
Ve dürüst olmak gerekirse yasak ilişki yaşamadığın için rahatladım. | Open Subtitles | و لأكون صادقا لقد ارتحت انك لا تحظين بعلاقة غرامية |
Hatta bir milletvekiliyle kısa bir ilişki. | Open Subtitles | حتى أنني حظيت بعلاقة غرامية قصيرة مع عضو في الكونغرس |
Belki de bir ilişkin vardır diye düşündüm yüzüne vurmadım çünkü o zaman gerçek olacaktı. | Open Subtitles | ظننت انه ربما ربما انك تقوم بعلاقة غرامية و لم اتمكن من مواجهتك لأن ذلك سيجعل الامر حقيقيا |
Bir süre önce mutsuz biçimde sona eren bir aşk ilişkim olmuştu biliyorsunuz. | Open Subtitles | منذ زمن ، قمت بعلاقة غرامية انتهت بصورة غير سعيدة |
Bekle. sence ben Ramon'la yasak aşk mı yaşıyorum? | Open Subtitles | انتظري اتظنين انني اقوم بعلاقة غرامية مع رامون؟ |
Tahmin et kim Liam Booker'la gizli bir seks ilişkisi yaşıyor? | Open Subtitles | احزري من التي تحظى بعلاقة غرامية سرية مع ليام بوكر؟ |
Ortağım bana yalnızca onun bir ilişkisi olduğunu söyledi, ...ve ben bunun doğru olmadığına testin, babanın o olmadığını kanıtlayacağına inanmak istedim. | Open Subtitles | مساعدتي قد أخبرتني للتو أنه كان يقوم بعلاقة غرامية ولم أُرد أن أصدق هذا |
Kiminle bir ilişkisi olduğunu düşünüyüordunuz? | Open Subtitles | من تعتقدين أنه كان يحظى بعلاقة غرامية معها؟ |
Ken'in Tanya ile ilişkisi vardı. | Open Subtitles | إذًا،كين كان يحظى بعلاقة غرامية مع تانيا |
Juliet Serena konusunda haklıydı. Profesörüyle bir ilişkisi yaşıyor. | Open Subtitles | "جولييت" كانت محقة بشأن "سيرينا" فإنها تحظى بعلاقة غرامية مع أستاذها |
Juliet Serena konusunda haklı çıktı. Profesörüyle bir ilişkisi var. | Open Subtitles | "جولييت" كانت محقة بشأن "سيرينا" فإنها تحظى بعلاقة غرامية مع أستاذها |
Bu yüzden yasak bir ilişki yaşamış olmuyoruz. Sadece insanız biz. | Open Subtitles | ولهذا نحن لسنا بعلاقة غرامية نحن فقط على طبيعة البشر |
Demek istediğim, kocanla birlikte bir ilişki yaşadığını biliyordum. | Open Subtitles | أقصد , أعلم أنك كنتي تحظي ... بعلاقة غرامية مع |
Bir ilişki yaşıyorduk birçok ilişkimden biri. | Open Subtitles | -كان نقوم بعلاقة غرامية و هي واحدة من عدة مرات |
Bir ilişkin olmasını tercih ederdim. | Open Subtitles | أنا أعرف أنا نوعاً ما أتمنى لو كنت تقوم بعلاقة غرامية 138 00: |
Gizli eşcinsel, evli bir adamla ilişkin var. | Open Subtitles | أنت من يحظى بعلاقة غرامية مع رجل متزوج |
Doğruyu söylemek demek bir ilişkin olduğunu söyleme-- | Open Subtitles | قول الحقيقة كان يعني أنه توجب عليك ...الاعتراف بعلاقة غرامية |
Bir ilişkim olduğunu düşündün ve hiçbir şey söylemedin, öyle mi? | Open Subtitles | اعتقدت أنك كنت تقوم بعلاقة غرامية على الانترنت كنتِ تظنين بأنني كنت أقوم بعلاقة غرامية على الانترنت |
Bir yıldır yasak aşk yaşadığın kadın. | Open Subtitles | واحدة كنت تحظى بعلاقة غرامية معها لأكثر من سنة |