Yani, otantik bir Şükran Günü istemiştim, ama daha da iyi oldu. | Open Subtitles | اعني كنت اريد ان اقوم بعيد شكر اصلي وتعلمت الكثير من الاشياء |
Evet. İyiyim. Tate'lerde hiç gerçek bir Şükran Günü geçirmedim. | Open Subtitles | نعم، أنا بخير، فقط لم أحظ بعيد شكر حقيقي في بيت تايت من قبل |
Çocuklarınla bir Şükran Günü daha yaşamak istemiyor musun? | Open Subtitles | ألا تريدن للاحتفال بعيد شكر آخر مع أبناءك ؟ |
Ben sadece gerçekten hoş bir Şükran Günü geçirmek istiyorum ve kimse yaptığım dolmalara dokunmuyor. | Open Subtitles | لن أتوتر أنا فقط أريد أن أحظى بعيد شكر لطيف ولا أحد أكل من الحشو الذي طبخته |
Bu zamana kadar gerçek bir Şükran Günü'nü kutlamayı beklemek iyi bir şey aslında. | Open Subtitles | أتعرف، أعتقد أنه من الجيد أنني انتظرت كل هذا الوقت للإحتفال بعيد شكر حقيقي |
Eğer bize katılırsan bence gerçek bir Şükran Günü yapabiliriz. | Open Subtitles | إذا جئتِ للانضمام إلينا أعتقد أنه يمكننا حقاً أن نحظى بعيد شكر حقيقي |
Normal bir Şükran Günü geçirmeme yardım edebilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين مساعدتي بأن احظى بعيد شكر طبيعي |
Joyce, ben kardeşime, sevgili eşim ve sevgili ailemle birlikte, eski usul bir Şükran Günü yemeği sözü verdim. | Open Subtitles | جويس، لقد وعدت أخي بعيد شكر تقليدي مع زوجتي وعائلتي |
Annem olduğu zamanlardaki gibi bir Şükran Günü geçireceğiz. | Open Subtitles | نحن في الواقع سوف نحضى بعيد شكر تماماً كما كان مع أمي |
Benim yaptığımı. İyi bir Şükran Günü geçirin. | Open Subtitles | مثلما أفعل أن تحظيا بعيد شكر سعيد |
Şükran Günü bu değil. | Open Subtitles | ليس هذا بعيد شكر |
Şükran Günü'müz tamamdır! | Open Subtitles | لقد حظينا بعيد شكر |
Hep beraber güzel bir Şükran Günü geçirelim. | Open Subtitles | و نحظى بعيد شكر لطيف |
- Mutlu Şükran Günü dilerim. | Open Subtitles | -وأنت إحض بعيد شكر سعيد |