Ve o şaşı gözleriyle bana bakarak soğukkanlıca dedi ki: "Biliyorum . ' | Open Subtitles | و نظرت لي بتلك النظرة بعيناها و قالت و عيناها باردتان كالثلج أعرف |
Lübnan'daki yaşlı kadın mı? O kadın yabancılar ofisinin bir sekreteriydi. Washington'a giden kabloları kendi gözleriyle görmüştü. | Open Subtitles | كانت سكرتيرة في وزارة الخارجية لقد رأت الكابلات لواشنطن بعيناها |
Ve bana bakardı, o gözleriyle... onu nasıl güvende tutmamı isterdi. | Open Subtitles | وكانت تنظر إلي بهما ، بعيناها اللتان .. اللتان كانتا تشكرانني على معرفتي كيف أبقيها بأمان |
"Ve şimdi gözleriyle onun yüzüne baktı." | Open Subtitles | " و الآن بعيناها كانت لترىّ كامل وجهه " |
Thais'in gözlerinde bir tür hastalık var ve doktor eğer bir sene içerisinde kornea nakli yapılmazsa ... .. kör olacağını söyledi. | Open Subtitles | ثايس لديها مشكلة بعيناها والطبيب قال انها اذا لم تقم بزراعة القرنية خلال سنة عندها ستصاب بالعمى |
Thais'in gözlerinde bir tür hastalık var ve doktor eğer bir sene içerisinde kornea nakli yapılmazsa ... .. kör olacağını söyledi. | Open Subtitles | ثايس لديها مشكلة بعيناها والطبيب قال انها اذا لم تقم بزراعة القرنية خلال سنة عندها ستصاب بالعمى |
Mahmur gözleriyle sana doğru döner ve şöyle der. "Michael." | Open Subtitles | :إنها تتقلب بعيناها الناعستان و تقول (مايكل) , (مايكل) |
gözleriyle. | Open Subtitles | بعيناها. |