Hoştu, kesik gözlü, ve herşeyin tamamen normal olduğu hissine kapıldım. | Open Subtitles | بعينين مميزتين جميلتين ولكنه بدا لي كطفل طبيعي وكذلك ل ليليا |
Açıkçası senin gibi belalı, sinirli bir asker değil, savaşın geri kalanını Londra Paladyum'da geçirmeye hazır, biraz sulu gözlü, efemine biri lazım. | Open Subtitles | وأنا لا اريد شخصاً قاسياً، وجندياً حاقداً مثلك، بل أريد فتاً لطيفاً بعينين كئيبتين والذي قد تهيأ ليقضي |
Muhammed vehimlere dalmış, aç yaşıyor, gözleri kapalı bir örtünün altında hayal kuruyor. | Open Subtitles | إن محمد يغرق نفسه فى الأحلام , أنه يختبىء تحت غطاء بعينين مغلقتين |
Dün akşam Mercy Hastanesi'nde gözleri içe dönük bir bebek doğmuş. | Open Subtitles | وفي مُستشفي "الرحمة" ليلة أمس وُلد طفل بعينين تنظران إلي الداخل |
Seninki gibi gözlerle, bana Vera bile desen itiraz etmezdim. | Open Subtitles | بعينين مثل عينيكي ، فلن أتذمر لو دعوتني فيرا |
Bu yüzden yapması gereken iki gözü olan iyi bir adam bulmak ve bir gözünü çıkarmak. | Open Subtitles | عليها أن تبحث عن رجل لطيف بعينين ثم تفقأ إحداهما. |
- Belki Baby Barn'da 2 gözlüsü vardır. | Open Subtitles | ربما يمكنك إيجاد واحد بعينين فى محل بابى بارن |
Bir sonraki karşılaşmamızda, gözlerin kafanın arkasında olacak şekilde doğmayı isteyeceksin. | Open Subtitles | في المرة القادمة عندما نتقابل، ستتمنى لو كنت ولدت... بعينين في مؤخرة رأسك. |
Kendine bir bak, sarı saçlı mavi gözlü beyaz çocuk Yahudi etinden ve helalden bahsediyor. | Open Subtitles | شعر أشقر فتى أبيض بعينين زرقاوين يتحدّث عن المقبّلات اليهوديّة والطعام الحلال |
Sarışın, 20'li yaşlarda, mavi gözlü. | Open Subtitles | شقراء في العشرينات من عمرها بعينين زرقاوتين |
Uzak bir gelecekte dokuz canavarın adını öğrenecek mavi gözlü bir genç belirecek. | Open Subtitles | ،في المستقبل البعيد، سيظهر شابٌ بعينين زرقاوتين والذي سيُرفّه عن نفسه بأسماء البيجو التسعة |
mavi gözlü, alnı açılmaya başlamış.. | Open Subtitles | بعينين زرقاوين.. وندبة خفيفة على جبينه |
Çok tatlı, şipşirin, büyük gözlü ve Salı'ya kadar uyuyabilecein büyük kollu olanlarından. | Open Subtitles | -دبي؟ تلك الدباديب الوديعة، بعينين فاقعتين، وسواعد لا تنفك عن ضغطها |
Kapkara ve kocaman gözlü bir oyuncak bebek gördüm. | Open Subtitles | حلمت بدمية بعينين مليئة بالسواد |
İri gözleri ve kırmızı, yakut rengi dudakları var. | Open Subtitles | وحصلت بعينين واسعتين ، وأحمر الشفاه روبي. |
gözleri dikişle kapatılmış olan insanların resimleri üstünde biraz araştırma yaptım. | Open Subtitles | قمت ببحث صغير عن صورة أحد بعينين مغلقتين بخياطات |
Koca siyah gözleri vardı. Tir tir titriyordu. | Open Subtitles | بعينين سوداوتين واسعتين يرتجف وكأنه سيموت |
Ama kızımı birkaç kez dalgın gözlerle onun bahçesinden dönerken yakaladım. | Open Subtitles | ولكني أمسكتها مرتين عائدة من حديقته بعينين حالمتين. |
Sanki dünyaya, karına yorgun gözlerle bakıyorsun gibi. | Open Subtitles | يبدو لي أنك تنظر إلى العالم تنظر إلى زوجتك، بعينين مجهدتين. |
Herif bana beklenti dolu gözlerle bakıp duruyor. | Open Subtitles | تاجر الأجساد ينظر إلي بعينين طامحتين ممتلئتان بالتطلعات |
Sadece iki gözü olan herkes buradaki sorunu görebilir. | Open Subtitles | انا فقط اعتقد ان اي احد بعينين يستطيع ان يرى ان هناك شيئ خاطئ |
Sadece iki gözü olan herkes buradaki sorunu görebilir. | Open Subtitles | انا فقط اعتقد ان اي احد بعينين يستطيع ان يرى ان هناك شيئ خاطئ |
Bunun iki gözlüsü. | Open Subtitles | ولكن بعينين اثنين؟ |
gözlerin kapalıyken yapamayacağına 5 dolar da ben bahse giriyorum artı ciğerlerim patlayana kadar şarkı söyleyeceğim! | Open Subtitles | خمسة دولارات اضافية تقول انك لن تفعلها بعينين مغلقتين اضافة الي اقوم بالغناء من طرف رئتي! |