hayatının geri kalanını, adaleti ve manevi anlayışı sürdürmeye adayacaktı. | TED | ستقوم بتكريس بقية حياتها للبحث عن العدالة والتفاهم الروحاني. |
Güney Hindistan'dan küçük bir kız, misafiri olduğu ülkede hoş karşılanmasına rağmen, işlediği bir suç yüzünden, hayatının geri kalanını hapishanede geçirecek. | Open Subtitles | عن فتاة صغيرة من جنوبي الهند والتي،على الرغم من استقبالها بترحيب في هذا البلد ستقضي بقية حياتها في السجن |
Ona bir malikâne alacağım ve hayatının geri kalanını lüks içinde sürdürecek. | Open Subtitles | سأشتري لها قصراً لتمضي بقية حياتها في نعيم |
Ama küpeleri tekrar bir araya getirmesi gerektiğini bilmiyordu... ve hayatı boyunca bir köle olarak yaşadı. | Open Subtitles | ولكنها لم تكن تعلم أنه كان يجب عليها ارتداء القرطين معا ثانية لذا فقد عاشت بقية حياتها كجارية |
Parayı alacak, emekli olacak, hayatının sonuna kadar gül gibi geçinecekti. | Open Subtitles | خطّطت لبيعه و اخذ المال و التقاعد و تكون مسؤلة عن نفسها و تعيش هكذا بقية حياتها. |
Şidi eğer onu bulursak hayatının kalanını parmaklıklar arasında geçirecek. | Open Subtitles | الآن، إن عثرنا عليها، فإنها ستقضي بقية حياتها خلف القضبان |
Biraz eğreti kaçacağını biliyorum ama Cece'ye ömrünün sonuna kadar çakacak kişinin kendim olacağını düşünüyordum. | Open Subtitles | اعرف انه يبدو فات الاوان لكن لطالما ظننت انني سوف اكون الرجال "الذي سوف يرتبط بـ "سيسي بقية حياتها |
Onu o halde görmek, ömrünün kalanını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda olduğunu bilmek... | Open Subtitles | أعني برؤيتها هكذا بمعرفة أنها ستبقى في كرسي متحرك بقية حياتها ربما لم ترغب بها التعامل مع ذلك |
Annen hayatının geri kalanını kriz geçirmeden yaşabilir. | Open Subtitles | يمكن أن تعيش والدتكِ بقية حياتها دون ان تحدث لها نوبة صرع |
hayatının geri kalanını arkasına bakmadan yaşama şansı vererek. | Open Subtitles | إعطائها الفرصة للعيش بقية حياتها من دون الحاجة للنظر دوما خلفها. |
hayatının geri kalanını geçirmesi gereken kişiyi daha yeni kaybetti. | Open Subtitles | هي للتو فقدت الرجل كانت ستقضي بقية حياتها معه. |
hayatının geri kalanını bu şekilde geçirebilir. | Open Subtitles | قد تكون هذه هي الطريقة التي تقضي بها بقية حياتها |
Karın da hayatının geri kalanını muhafızlarıma zevk vererek geçirsin. | Open Subtitles | هذا زوجتك تنفق بقية حياتها البهجة حراسي. |
hayatının geri kalanını onunla geçirdiğini hayal edemiyor. | Open Subtitles | لا يمكنها أن تتخيل أن تقضي بقية .حياتها برفقته |
hayatının geri kalanını yangın battaniyesine sarılı olarak mı geçirecek? | Open Subtitles | تقضي بقية حياتها مغطاة ببطانية خامدة للهب |
Yani senin gibi genç bir kadın hayatının geri kalanını hapishanede geçirmek istemez, öyle değil mi? | Open Subtitles | لا تريد أن تقضي بقية حياتها في السجن ، هل هذا صحيح؟ |
Bütün hayatı boyunca kilit altında tutulmalı. | Open Subtitles | وهي في حاجة إلى أن تكون مؤمنة بقية حياتها ، المثيرة للشفقة |
Ağabeyinin ona çektirdiklerinden sonra hayatının sonuna kadar senin için hapis yatmasına göz mü yumacaksın? | Open Subtitles | بعد كل ما عانته من أخيك حقاَ ستدعها تقضي بقية حياتها في السجن لأجلك ؟ |
Ama bu normal, o hayatının kalanını yalnız geçirmek istemiyor. | Open Subtitles | لكنه في العادة، لن تقضي بقية حياتها وحيده. |
Walker? Bunu durdur yoksa onun ömrünün sonuna kadar federal hapse girmesini sağlarım. | Open Subtitles | (ولكر), أوقف ذلك وإلا سأحرص على أن تقضي بقية حياتها في السجن |