Dönüşüm sık yapılırdı ve sanatçılarla yazarlar bunu anlatmak için yarışırlardı. | Open Subtitles | التحول تم استخدامه بكثرة و الفانون و الكاتبون تنافسوا على محاولت اخذ الامتياز باخبارنا عن هذا الامر |
Hep, ne kadar çok balık tuttuğunuzu anlatıyordun üstelik ben ve kızların balığı sevdiğimizi biliyordun! | Open Subtitles | كنت دائما تقول لي انكم اصتادم بكثرة و تعلم كيف أنا و البنات نحب السمك |
Çok televizyon izliyorum ve sen de gerçekten iyi iş çıkarıyorsun. | Open Subtitles | تعلمين أنني أشاهد التلفاز بكثرة و أنت تقومين بعمل رائع |
Son birkaç haftadır sizde kalıyor ve ben de iyi niyetinizi suistimal ettiğini düşünmeni istemedim. | Open Subtitles | إنها هناك في الأسابيع الأخيرة بكثرة و لا أريدك أن تحسي كما لو أنها أقامت أكثر مما هو مرحب بها |
Sanırım ona uzun bir mektup yazacağım, bol bol özür dileyerek ve belki de aranjman gönderirim. | Open Subtitles | أعتقد بأنني سوف , مثل الكتابة له رسالة طويلة جداً مجرد الإعتذار بكثرة و , تعلم , ربما إرسال ترتيب صالح للأكل |
Beraber çok sık takılmaya başlamıştık ve bir gece bira için buluşmuştuk. | Open Subtitles | أنتِ و أنا بدأنا بالتسكع بكثرة و في تلك الليلة التقينا لشرب الجعة. |
Bunu sürekli yapacak şekilde -- oynayacak, daha çok oynayacak ve oynamayı bırakmayacak şekilde tasarlandık. | TED | جُبلنا على أن نقوم بذلك باستمرار-- على أن نلعب و نلعب بكثرة و أن لا نتوقف عن اللعب. |
Ağır silahlı ve davasına sadık. | Open Subtitles | انه مسلح بكثرة و هو ملتزم بقضيته |