Bu senin yaptığın bir şey değil, çünkü her şeyi biz yapıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نعلمُ بأنها ليستْ الطريقة التي تتبعينها لأننا نحنُ من نقومُ بكلِ العملِ هنا. |
Bu bir kum torbası. her yerde bunlardan binlercesi var. | Open Subtitles | إنّه مجرد كيس هنالك الآلاف منها بكلِ مكان |
Bana senin hakkında bilmem gereken her şeyi anlatırlar, ve hepsi doğru olurdu, öyle mi? | Open Subtitles | ، سيخبروني بكلِ شيءً أنا بحاجة لمعرفتِهِ و سيكون كل ما سيخبروني بهِ صحيحاً ، أليس كذلِكٌ ؟ |
Video yasaklanmaya çalışılıyordu, ama her yere ulaşmıştı, | Open Subtitles | و هذا الفيديو الذي كانوا يحاولونَ أن يقمعوه انتشرَ بكلِ مكان, |
Paramı şehrin her tarafına saçıp duruyorsun ve bütün ülke bunu biliyor. | Open Subtitles | كنتِ تُنفقين أموالي بكلِ أنحاء المدينة العالم أجمَع يعرف ذلك. |
Kardeşini bulmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Bana bildiğin her şeyi anlatmalısın. | Open Subtitles | سنفعل أي شيءٌ بأستطاعتنا لآيجاد أختكِ عليكِ أن تخبريني بكلِ شيءٌ تعرفيه |
her yüklemede bir varil çıkartılıp yarısı boşaltılıyor ve boşaltılan yere aynı miktarda kokain dolduruluyor ordan da İngiltere'ye gönderiliyor. | Open Subtitles | برميل واحد بكلِ حمولة تخرج وتفرغ جزئياً، يتمّ تعبئتها بنفس الوزن بالكوكاين ويُنقل إلى إنكلترا. |
Özellikle de her hafta beyaz yaşlı ihtiyarlara birkaç lastik satmak dışında farklı bir şey yapmazsak. | Open Subtitles | خصوصاً لو لم نفعل أمراً مختلفاً .عن بيعِ عدة عجلات بكلِ إسبوع لكبارٍ السن البيض |
Bu manyakları durdurmak için her yolu denedin ama ama ancak bu kadar ileri gidebildin; | Open Subtitles | لقد حاولتَ بكلِ مايُمكنُك, لإيقاف هؤلاء اللعناء لكن يمكنُك ذلك, إلى الآن أنت رجلٌ جيد |
her lafınla milleti aptal durumuna düşürüyorsun, bizi istediğin şekilde yönlendirme amacıyla lafları dokundurup sonra da kenara çekiliyorsun. | Open Subtitles | بكلِ مُحاضَرة، تَجعل الجَميع يَبدون وكأنهم حَمقى، لكنك تَضع بها بعض التَلميحات لترشِدنا للاتجاه الصَحيح. |
O sakladığını düşündüğün karanlık tarafın her ne ise bunu suratından anlıyorum zaten. | Open Subtitles | وأيًّا كانت الظلمة التي تخالين نفسكِ .تخفينها فإنها مرسومة بكلِ أنحاء وجهكِ |
O zaman her saniyenin tadını çıkarmaya ne dersin? | Open Subtitles | حسنٌ , مارأيك نستمتع بكلِ دقيقةٍ منها , إذن؟ |
Sana bilmek istediğin her şeyi, yarın akşam yemeğinde söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأخبركِ بكلِ شيء تريدين معرفته بالعشاء ليلةَ الغد. |
Orada olduğunu biliyorum. her yerde, dört bir yanımda. Güç ve güzelliğin bütün bir dünyası. | Open Subtitles | أعرفأنّههُناك،بكلِمكانٍ، بكلِ شئٍ حولي ، عالمٌ كامل من القوة و الجمال. |
her sıyrık, her kurşun yarası, her bıçak kesiği arabadan atlamalar camdan girmeler. | Open Subtitles | " بكلِ طلقة خاطئة، كلِ جرح من رصاصة كل طعنة " " وبكل مطاردة بالسيارات " |
her baktığınız yerde bebek görürsünüz. | Open Subtitles | " تبدأ برؤية الكثير من الأطفال بكلِ مكان " |
Beni kurtarabilmek için hayatındaki her şeyden vazgeçti. | Open Subtitles | لقد ضحى بكلِ شئ في حياتهِ من اجل إنقاذي |
Sadece her şeyden sıkılmıştı. | Open Subtitles | هي فقط قامت بكلِ هذا الهراء الممل. |
Herkesi tehlikeye attın. her şeyi. | Open Subtitles | أنكَ تُخاطر بحياتنا جميعاً و بكلِ شيء |
her şeyi şüpheli size. | Open Subtitles | لقد دربونا على أن نشكَّ بكلِ شئٍ نراه |