Şimdi, Belli ki, bütün bu şey şimdi haline gelmiştir çok, ister iyi teğmen basit durumda çok daha büyük toz ısırıkları nedeniyle, olarak biz sadece gördük , dikkatsizlik görüntülenen bu üç cadı tarafından şimdi salgın boyutlarına haline gelmiştir. | Open Subtitles | الآن ، بكل وضوح هذا الشيء بأكمله قد أصبح أكبر ، أكبر بكثير من مجرد قضية بسيطة عن أن يكون الملازم الجيد |
Belli ki işin temel prensibi zihni, maddeden üstün tutmak. | Open Subtitles | الآن .. المبدأ الأساسي بكل وضوح يختص بالعقل |
Geçenlerde petrol sanayine konuşuyordum, bu modeli çok net anladıklarını söyledim. | TED | كنت أتحدث مؤخراً مع قطاع صناعة النفط، وقلت أنهم يفهمون هذا النموذج بكل وضوح. |
O zaman eminim uçup giderken, havadan çok net görebileceğiz. | Open Subtitles | إذاً أنا واثق أنه بإمكاننا رؤيته بكل وضوح بينما نطير من فوقه |
Yine de buraya gelmemen konusunda seni Açıkça uyarmıştım. | Open Subtitles | رغم؛ أني أظن قد قلت لك بكل وضوح أن لا تأتي |
Eğer onunla yattığımı soruyorsan cevabın "evet" olduğu çok açık. | Open Subtitles | إذا كنتِ تسألين إذا نمنا سويةً فالإجابة نعم بكل وضوح |
o zaman, bunu yapabilmek için de Açıkçası biraz param olmalı. | Open Subtitles | إذاً بكل وضوح عليّ أن أجد قليل من المال. لأقوم بذلك أيضاً. |
Belli ki birinin seni dövmesine izin vermişsin. | Open Subtitles | وسمحت بكل وضوح لشخصا ما أن يعلو عليك بشكلاً جيد |
Belli ki senin bölümünden biri sızdırmış. | Open Subtitles | حسناً, يبدو أن شخص ما في القسم قد سربها, بكل وضوح |
Belli ki bu durumlara hüküm verebilecek kapasitede değilsin. | Open Subtitles | انت بكل وضوح غير قادر على الحكم على هذه المواقف بنفسك ما الذي تحاولون قوله عن مورتي؟ |
Çünkü Belli ki sen düşündüğüm kişi değilsin. | Open Subtitles | لأنك و بكل وضوح لست الشخص الذي كنت اعتقده |
Ve tutuklamazlar da, çünkü Belli ki kazaymış. | Open Subtitles | ليس لديهم دليل اتهام لانه بكل وضوح كان حادثاً عرضياً |
Sonra katilin oradan ayrılmasını izlerken kim olduğunu çok net gördüm. | Open Subtitles | وعندما شاهدت القاتل يرحل، رأيته بكل وضوح. |
Sizin de çok net görebileceğiniz gibi, Bluebell gerçekten model bir şehir. | Open Subtitles | الآن كما ترون بكل وضوح بلوبيل قرية حديثة |
Açıkça, ulaştırmak için emrimde bir gemiye ihtiyacım var. | Open Subtitles | بكل وضوح إننى أحتاج السفينه لكى أُسلم هذه الشحنه |
Ya eğer size Jules'un çok açık şekilde kendisinin biyografisinin yazılmamasını istediğini söylersem? | Open Subtitles | ماذا لو قلت لك أن جولز قال بكل وضوح أنه لم يرد سيرة لحياته؟ |
Açıkçası olan şu, para size mutluluk satın alamaz ama para yokluğu kesinlikle mutsuzluk sağlayabilir, ve bu mutsuzluğu çok ama çok kesin bir şekilde ölçmek mümkün. | TED | بكل وضوح، الذي يحدث هو أن المال لا يجلب لك سعادة تجربة، لكن قلة المال بالتأكيد تجلب لك التعاسة، ويمكننا قياس تلك التعاسة بكل وضوح. |
Burada apaçık listelenmiş halde. İnanılır gibi değil. | Open Subtitles | جميعها مدرجة بكل وضوح كضوء النهار هذا لا يصدق |
tabii ki zamanla kendime olan güvenim arttı herşeyin yoluna gireceğini biliyorum. | TED | بكل وضوح فإنني مع الوقت اكتسبت ثقة أكبر بعملي بأنه سيكون على ما يرام |
- Hayır, sizi Gayet net görüyorum. | Open Subtitles | لا, لا, استطيع رؤيتكِ بكل وضوح |
Ama size açık ve net bir şekilde söylüyorum bu durum sona ermeli. | Open Subtitles | لكنني أقول لك بكل وضوح أريد هذا أن يذهب بعيدا |
Kesin ve net, efendim. | Open Subtitles | أفهمك بكل وضوح سيدى |
Çünkü açık bir şekilde halk profesyonel ürün tasarımcıları değil. | TED | لانه بكل وضوح, العامة ليسوا بمصممين محترفين |