Hikayeye göre, on iki çocuğu varmış ve onları buraya çok uzak olmayan, küçük tahta bir kulübede büyütmüş. | Open Subtitles | الرواية تحكي بأن لديها 12 طفلاً تربيهم بالغابة بكوخ صغير غير بعيداً منـا |
Bu dördü de yaptıkları bombalar Oregon'daki bir kulübede patlayınca ölmüşler. | Open Subtitles | و هؤلاء الأربعة توفوا عندما كانوا يصنعون القنابل إنفجرت بكوخ بولاية آريغون |
Deniz kıyısında bir kulübede Oturum, çayımı yudumlayacağım | Open Subtitles | وسأرشف الشاي بكوخ جوار البحر |
Tatlım, bize Tony'nin kulübesine kadar nasıl gittiğini anlatmadın? | Open Subtitles | حبيبتي، لم تُخبريننا كيف انتهى بك المطاف بكوخ ( طوني دارو ) في المقام الأول؟ |
Afrikalıyı tütün kulübesine zincirleyin. | Open Subtitles | قم بتقييد الإفريقي بكوخ التبغ |
Patikayı tırmandılar. Kütük Kadın kulübesinde onları geçerken duydu. | Open Subtitles | تسلّقوا الأثر، سُمعت خطاهم أثناء مرورهم بكوخ "سيدة الجذع". |
Dün geceyi Jane'in kulübesinde geçirdin değil mi? Ne? | Open Subtitles | لقد قضيتَ الليلة الماضية بكوخ (جاين) , أليس كذلك ؟ |
Göl kıyısında bir kulübede yaşıyorlardı. | Open Subtitles | عاشوا بكوخ على البحيرة. |
Ve herşey Tahiti'de üç odalı bir kulübede son bulacak, değil mi? | Open Subtitles | وينتهي كلّ هذا بكوخ من ثلاثة طوابق في (تاهيتي)، صحيح؟ |
Ve herşey Tahiti'de üç odalı bir kulübede son bulacak, değil mi? | Open Subtitles | وينتهي كلّ هذا بكوخ من ثلاثة طوابق في (تاهيتي)، صحيح؟ |
Hayatım böyle bir kulübede geçti. | Open Subtitles | قضيت حياتي بكوخ كهذا |
Hobbs'un kulübesine olay yeri inceleme istiyorum. | Open Subtitles | (أريد فريق إسعافات بكوخ (هوبز |
Yalnızca ormanda, Büyükanne'nin kulübesinde ya da yalnızca Londra'da yaşamıyorlar. Şehirdeler. Aramızda yaşayıp, aramızda çalışıyorlar. | Open Subtitles | إنّهم لا يقبعون بكوخ الجدة الذي في الأحراج أو بـ (لندن)، إنّهم هنا بالمدينة يعيشون بيننا. |