Bak dostum, hepimizin hayatında, asla kendimizi toparlayamayacağımızı düşündüğümüz kasvetli anlar olabilir. | Open Subtitles | اسمع يا رجل، نمر جميعنا بلحظات الإحباط هذه حيث نقسم على أننا لن نعود إلى طبيعتنا مجدداً |
Hayatımda, yaşadığımı hissettiğim anlar oldu tabii. Mesela, Fransa'ya gitmek. | Open Subtitles | مررت بلحظات في الحياة عندما أحببت فقط أن أذهب إلى فرنسا و أعيش |
Güvenlik görevlisi silahını ateşledikten sadece saniyeler sonra oluyor | Open Subtitles | هذه فقط بلحظات بعد قيام الحارس الأمني بأطلاق النار |
İki kilitli giriş sistemini saniyeler içinde mi geçtin? Bunu yapmayı nerede öğrendin? | Open Subtitles | كسرت نظام مدخل ذو قفلين بلحظات ؟ |
dakikalar geçmeden yanıma geldiğinde, seninle gelmem için yalvardığında. | Open Subtitles | لمّا جئتني بعدئذٍ بلحظات تتوسّلني أن أغادر معك |
Bundan sonra cezbedici dakikalar yaşamak için çabalamayacağım. | Open Subtitles | لذا ، من الآن فصاعد ، لن تتواجد مُحاولات لنحظى بلحظات |
Çok kısa bir süre önce ise, aslında ölmeden hemen önce ameliyat masasında yatarken, tutunabileceğim bir şey bulmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | وقبل فترة بسيطة، قبل موتي بلحظات عندما كنت في غرفة العمليات .. وكنت أبحث لمحاولة العثور على شيء أتمسك به |
Birkaç tanık olaydan birkaç dakika önce yukarı çıkan birini görmüş. | Open Subtitles | بضعة شهود عيان رأوا شخصًا يصعد للطابق العلويّ قبل مقتله بلحظات. |
Yazın sonunda evleneceğim, her şey hazır ama bazen, yoğun bir panik hissettiğim anlar oluyor ve bilmiyorum ama iptal etmek istiyorum. | Open Subtitles | انا متهيئة تماماً للزواج في نهاية الصيف و في بعض الاحيان امر بلحظات من الخوف الشديد و لا ادري لماذا , اريد فقط الغاء الزواج |
Evet, hepimiz korkulu anlar geçiririz. | Open Subtitles | نعم, كلنا نمر بلحظات من الرهبة |
Bugünden beri güzel anlar yaşıyor sonra da çıldırıyor. | Open Subtitles | إنه يحضى بلحظات رائع اليوم ومن ثم يعرع |
(Kahkahalar) Ancak, hayatımda birkaç kez gerçekten çok mutlu oldum -- hani konferans broşürünün de "nefesinizi kesen anlar" diye bahsettiği. | TED | (ضحك) ولكن حظيت بلحظات من السعادة في حياتي.. كما تعلمون، أظن بأن كتيب المحاضرة يشير إليها كلحظات تأخذ الأنفاس |
Bir baba böyle anlar için yaşar. | Open Subtitles | الأب يعيش بلحظات مثل هذه |
Ama,saltanatını sürdüren Rippslinger, onun sadece saniyeler kadar gerisinde. | Open Subtitles | (لكن حامل لقب البطولة الدائم, (ريبسليتغر" "خلفهُ بلحظات |
Sana söyleyecektim, ilk uyandığında ama kısacık ama değerli dakikalar kalabildik. | Open Subtitles | كنت لأخبرك فور بعثك من الموت، ولكننا لم نحظ سوى بلحظات عابرة... من الوقت الثمين. |
Karanlık Olan, Merlin'i ağaca hapsetmeden dakikalar önce Merlin, sevdiği tek kadın için gözyaşı döküyordu. | Open Subtitles | قبيل أنْ يحتجزه القاتم في شجرة بلحظات |
dakikalar sonra, Lindsay tekrardan, ...kocasının seçimlerini sorgularken buldu kendisini, ...ki bir tanesini sormuştu bile. | Open Subtitles | وبعدها بلحظات (ليندزي) وجدت نفسها تتساءل عن قرارات زوجها تم التساءل عن أحد قراراتها |
İnsan hastalarda yıllar boyu yapabildiklerimizi sende kısa bir sürede yapabiliriz. | Open Subtitles | أتعلم ، أنت محظوظ جداً ما يمكننا القيام به بلحظات معك قد يستغرق سنوات مع الإنسان المريض |
Sen gittikten kısa bir süre sonra... biri makineyi çalıştırdı. | Open Subtitles | ،بعد أن تركت أنت الورشة بلحظات شخصٌ ما قام بتشغيل آلتى |
Sadece bir şey farklı olsaydı o ayakkabı bağı çözülmeseydi o kamyon daha önce geçseydi ya da o paket hazır olsaydı çünkü kız erkek arkadaşından ayrılmamış olsaydı ya da o adam saatini kurup beş dakika önce kalksaydı ya da o taksi şoförü kahve molası vermeseydi ya da kadın mantosunu unutmasaydı ve bir önceki taksiye binseydi Daisy ve arkadaşı karşıdan karşıya geçerken taksi de onları geçip gidecekti. | Open Subtitles | ولو فقط شيءٌ واحد حدث بشكلٍ مختلف إذا لم يُقطع رباط الحذاء أو شاحنة التوصيل تلك تحرّكت مبكّرة بلحظات |
Bu şey bomba patlamadan birkaç dakika önce getirilmiş, değil mi? | Open Subtitles | هذا القرص وصلني قبل أنّ تنفجر القنبلة بلحظات ، حسنٌ؟ |