Yenilenebilir enerji kaynaklarından beslenen bir ülke olmak bizim hikâyemizin zaten bir parçası. | TED | وإرادتنا لأن نكون بلداً أخضراً قائماً على الطاقة المتجددة هو أصلاً جزءٌ من قصتنا. |
Genç bir ülke olduğunuzu ve dikkat eşiğinizin kısıtlı olduğunu unutup duruyorum. | Open Subtitles | أننى أنسى دائماً أنك تمثل بلداً شاباً ومدى انتباهك محدود .. |
Hayal edin ki politikacılarımız yabancı bir ülkeyi işgal etmemiz gerektiği ya da bir yatırım bankasını kurtarmamız gerektiğinin nedenini anlatmak için dansı kullanıyor. | TED | تخيل رجال السياسه لدينا يستخدموا الرقص ليشرحوا لماذا يجب علينا ان نجتاح بلداً اجنبي او ان نكفل بنك استثمار. |
Yaptığımız tek bir telefon konuşması siyasi olarak bölünmüş bir ülkeyi kökten iyileştirip sistematik adaletsizliği kaldırdı mı? | TED | وهل محادثتنا الهاتفية عالجت بلداً مقسم سياسياً علاجاً جذرياً وهل عالجت الظلم المنهجي؟ |
15 ülkede. Dünyada yaygınlaştı. | TED | وموزعة على خمسة عشرة بلداً. في كل أنحاء العالم. |
Ama çeşitlilik sayesinde 17 ülkeden ve 46 enstitüden yaklaşık 500 Rembrandt sanat eserimiz var. | TED | لكن بفضل التنوع، لدينا حوالي 500 مجسّم فنّي لريمبراندت من 46 مؤسسة من 17 بلداً. |
Slovakya, 1939 yılında kurulan henüz yeni bir ülkeydi ve Slovakların çoğunluğu şimdi aşırı milliyetçi olmuştu. | Open Subtitles | سلوفاكيا" كانت بلداً حديثة تأسست فقط في 1939 وأغلبية السلوفاك كانوا حينها قوميين مُتعصبين |
Kim midillisiz bir ülke için midilliyle sarılmış ülkesini bırakır? | Open Subtitles | من يغادر بلداً مكتظاً بالمهور ليقصد بلداً بلا مهور؟ |
Yamyamlardan oluşan bir ülke oluşturabilirdi, insan eti yemeğe adanmış ve bunu kutlayan bir millet. | Open Subtitles | كان بإمكانه أن يصنع بلداً من آكلي لحوم البشر أمة تحتفل بأكل لحوم البشر وتلتزم به |
Aklıma gelmişken, ben Rusyalıyım. Transilvanya bir ülke bile değil. | Open Subtitles | بالمناسبة أنا من روسيا ترانسيلفانيا , ليست حتى بلداً |
Yani Moldova yakın zaman kadar gerçek bir ülke bile değildi. | Open Subtitles | "كيشيناو ، مولدوفا" "حتى وقت قريب "مولدوفا لم تكن بلداً |
- Düşünmen gereken bir ülke olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أن لديكِ بلداً تفكرين فيه |
Küresel balıkçılık izleme sayesinde 20 ülke ve 3600'den fazla tekneyi takip edebildik. | TED | بفضل موقع "غلوبال فيشنغ وواتش"، أصبحنا قادرين على تتبع أكثر من 3600 قارباً من أكثر من 20 بلداً وهم يصطادون في أعالي البحار. |
Bir kredi derecelendirme kuruluşu bir ülkeyi derecelendirdiğinde temel olarak o ülkenin borcunu, geri ödeme kabiliyetini ve istekliliğini değerlendirir. | TED | عندما تقيم هذه المؤسسة بلداً من البلدان، فإنها بالأساس تقدر وتقيم ديون هذا البلد وكذلك قدرته واستعداده على تسديد الدين، |
ama ne zaman haberlere baksak; bir başka ülkeyi daha alevler içinde görürüz. | TED | لكن في كل مرة، نعير اهتمامنا للأخبار، يبدو الأمر وكأن بلداً جديداً قد اشتعل. |
Bu kadar özgür bir ülkeyi ziyaret etmek güzel, değil mi? | Open Subtitles | أليس من الرائع أن تزور بلداً متحرراً كهذا؟ |
Neden insan midillilerle dolu bir ülkeyi terk edip midillisiz bir ülkeye gelir? | Open Subtitles | من يغادر بلداً مكتظاً بالمهور ليقصد بلداً بلا مهور؟ |
Bir ülkeyi birden işgal edemezsin. Yavaş yavaş ele geçirirsin. | Open Subtitles | لا نغزو بلداً دفعة واحدة، بل نحتله منطقة منطقة |
Bugüne kadarki en çılgın devam filmi. 26'nın üzerinde ülkede yasaklanmış. | Open Subtitles | إنه التكملة الأكثر جنوناً قد عُملت، انها منعت في أكثر من 26 بلداً. |
Çiçek hastalığının tüpleri hâlâ ondan fazla ülkede bulunuyor. | Open Subtitles | يستطيعون الحصول على عيّنة من الجدري في أكثر من 12 بلداً |
40 ülkede 50 kişiyi öldürdüğünü atladın. | Open Subtitles | نسيت الجزء الذي قتل فيه حوالي 50 شخصاً في 40 بلداً. |
50 ülkeden 264 eve fotoğrafçılar gönderdim ve sayı artmaya devam ediyor. Fotoğrafçılar her evde aynı fotoğrafları çekiyorlar. | TED | لذا أرسلت المصورين إلى 264 بيت في 50 بلداً ولا يزال عددها يزداد حتى الآن وأخذوا صوراً مماثلة من كل بيت منها. |
Hollanda dindar bir ülkeydi. | Open Subtitles | هولندا) كانت بلداً ذات شعب متدين) |
Bir süreliğine de olsa, Amerika ABD askerlerinin birleşmiş bir ülkeye döndüğü bir yer hâline gelmişti. | TED | لفترة محدودة، كان ذلك هو المجتمع الذي عاد إليه الجنود الأمريكيين، بلداً موحداً. |