Evet, şimdi ofise geliyorum ama Bloomberg'le olan toplantıyı iptal etmelisin. | Open Subtitles | نعم, سآتي إلى المكتب حالاً, لكن يجب أن تلغي الإجتماع مع بلومبيرج. |
- Savunma Bakanı Maddox az önce Bloomberg'le röportaj yaptı. | Open Subtitles | سكرتير وزير الدفاع على الهواء في مقابلة مَع بلومبيرج |
Yani bu yaklaşım pek çalışmıyor ve bence idareciler de bunun farkında, çünkü 2012'de Belediye Başkanı Bloomberg şöyle adlandırdığı bir yasa imzaladı: ülkedeki en hırslı ve kapsamlı açık veri mevzuatı. | TED | إذاً هذا النموذج غير ناجح، واعتقد أن صانعي القرار يعلمون ذلك، في عام 2012 وقع العمدة بلومبيرج قانونا ما سماه تشريع البيانات المفتوحة الأكثر طموحا وشمولا في البلد. |
Bir hafta önce istesen de Bloomberg'in "Spectator"dan bahsetmesini sağlayamazdın. | Open Subtitles | قبل أسبوع, لم تستطع أن تأخذ إقتباساً من بلومبيرج لل "سبيكستيتر." الآن أن تلغي مقابلتك معهم? |
Bloomberg göndermiş olduğunuz taslağı epey beğendi ve sizinle New York'ta buluşmak istiyor. | Open Subtitles | بلومبيرج) أعجبه النص الذي كتبته جداً) (ويود مقابلتك في (نيويورك |
Bloomberg bizi dışarı yemeğe çıkarmak istiyor. | Open Subtitles | حسناً ، (بلومبيرج) يريد أن يدعونا للعشاء |
Bloomberg televizyonu özel haber için tüm şartlarımızı kabul etti. | Open Subtitles | وكالية (بلومبيرج) التلفزيونية وافقت على جميع النقاط على الحصري |
Yatırımcıların haberleri aldıkları yer Bloomberg. | Open Subtitles | (بلومبيرج) هي حيث يعرف المستثمرون أخبار أعمالهم التجارية |
Bloomberg. Biliyordum. Öyle bir biliyordum ki! | Open Subtitles | بلومبيرج) ، كنت أعرف هذا ، كنت أعرف) |
Bloomberg ikinci hatta. | Open Subtitles | (بلومبيرج) على الخط الثاني، لكِ |
Az önce Bloomberg'in yüzüne mi kapattın? | Open Subtitles | هل أغلقت الهاتف في وجه (بلومبيرج)؟ |
Bloomberg yerine Fox'u istiyorum. | Open Subtitles | أريد (فوكس) بدلًا من (بلومبيرج) |
Bloomberg daha uygun olur. | Open Subtitles | (بلومبيرج) مناسبة أكثر |