İki numaralı kurbanın geçmişini deşiyordum, anlaşılan uyuşturucu Mark Coleman'ın yediği haltlardan sadece biriymiş. | Open Subtitles | عندما بحثت بماضي الضحية الثاني تبين ان مخدر الميث ليس الشيء الوحيد الذي تعاطاه مارك |
Evrenimizin geçmişini biliyoruz: Big Bang teorisi tüm madde, zaman ve mekanın yaklaşık 14 milyar yıl önce son derece küçük, sıkışmış bir halde başladığını tahmin ediyor. | TED | إننا على علمٍ بماضي كوننا: إذ تخبرنا نظرية الانفجار الكبير بأن كل شيء: المادة والزمان والمكان، قد بدأ من شيء مضغوط وصغير بشكل لا يصدق قبل 14 مليار سنة. |
Plimpton'ın Gözcü Birliği'yle olan geçmişinden haberdar mıydınız? | Open Subtitles | هل كنت على علم بماضي (بليمتون) مع أسطول المراقبة؟ |
-Tommy'nin geçmişinden kalan çeşitli gruplar. | Open Subtitles | - " عدة أطراف متعلقة بماضي " تومي |
Ve gerçeği söylemek gerekirse tek yaptığın şey, unutmaya çalıştığım geçmişi hatırlatmak. | Open Subtitles | وأصدقك القول كل ما فعلته بي أنك ذكرتني بماضي كنت أحاول أن أنساه |
Eski ve güvenilmez Rorschach testleri, rahip adaylarının geçmişinin derinlemesine incelenmesini emreder. | Open Subtitles | اختبارات (رورسكاتش) القديمة والتي لا يعتمد عليها تأمر بالتحقيق بماضي الكهنة الطامحين |
Avustralya'nın geçmişiyle bağlantılı olan bu yaratık bugün sadece kıtanın daha nemli olan ormanlık alanlarında yaşar. | Open Subtitles | هذا المخلوق ، المرتبط ، بماضي أستراليا يعيش فقط في الغابات المطيرة في القارة |
Davis'in geçmişini araştırırken aynı kayıtlara başkasının da baktığını gördüm. | Open Subtitles | حين كنت أبحث بماضي (ديفيس)، كان هناك من سبق وأن تحقّق من سجلاته. |
Beth'in geçmişini araştırdığını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك كنت تفتش بماضي (بيث). |
Belki Alexi, Stan'in geçmişinden bahsetmiştir. | Open Subtitles | ربما (ألكسي) أخبرها بماضي (ستان). |
Bu hafta ailemizin geçmişi kutlarken aynı zamanda geleceğine de bakıyoruz. | Open Subtitles | أيها السيدات والسادة، انتبهوا جميعا، رجاءً؟ بينما نَحتفلُ بماضي عائلتِنا عطلة نهاية الأسبوع هذه، نحن أيضا ننظر الى المستقبل |
Lanetli geçmişi olan bir adam, senaryo böyle söylüyor. | Open Subtitles | رجل بماضي مُطارَد، هذا ما يقوله النص |
geçmişi sizinki kadar karanlık biri. | Open Subtitles | رجل بماضي غامض مثل ماضيك |
Bilmediğim zaman Jake'in geçmişinin üstesinden gelmek daha kolaydı. | Open Subtitles | التكفل بماضي (جايك) كانَ أسهل عندما لم اعلمهُ |
Ona kim olduğumu söylersem trajik geçmişinin bir anımsatıcısı olacağım. | Open Subtitles | سأكون مذكر بماضي مأساوي |
Tek söyleyebileceğim bu cinayetlerin bir şekilde kurbanların geçmişiyle bağlantılı olduğu. | Open Subtitles | كل ما استطيع قوله لك أن هذهِ الأغتيالات مرتبطة بطريقة أو بأخري بماضي الضحايا |
Katilin geçmişiyle ilgili tetikleyiciler.. | Open Subtitles | الخلايا العصبية المرآتية) وعوامل الضغط) المرتبطة بماضي المجرم |