Ancak uydular sadece gezegenlerin etrafında dönmekten daha fazlasını yaparlar. | Open Subtitles | لكن تقوم الأقمار بما هو أكثر من الدوران حول الكواكب |
Mültecilerin yalnızca hayatta kalmalarından öte çok daha fazlasını yapabiliriz. | TED | ولكن يمكننا أن نقوم بما هو أكثر من مجرّد مساعدة اللاجئين على البقاء على قيد الحياة. |
Ancak bitkilerin besin üretmekten daha fazlasını yaptığını biliyoruz. | TED | ولكننا نعرف أن النباتات تقوم بما هو أكثر من مجرد إعداد الطعام. |
Evlilikte bu tür zevklerden fazlası vardır. | Open Subtitles | الزواج متعلق بما هو أكثر من المتع الحسية |
Elimde o kızın kanından çok daha fazlası var. | Open Subtitles | يداي ملطّختان بما هو أكثر مِن دم تلك الفتاة |
Üzgünüm ama maaş almaya devam etmek istiyorsan bütün gün yemek programları izlemekten daha fazlasını yapman gerekiyor. | Open Subtitles | معذرة، ولكن لو كنت تريد استحقاق راتبك، فعليك القيام بما هو أكثر من مشاهدة برامج الطهي طيلة اليوم. |
Ama birçok memeli iş paylaşımından daha fazlasını yapar. | Open Subtitles | لكن ثديّات عِدة تقوم بما هو أكثر من مُشاركة عبء العمل. |
Sadece görünüşünden daha fazlasını önemsediğini gösterir. | Open Subtitles | أن أظهر اهتمامي بما هو أكثر من مجرّد مظهرها |
o daha çok daha fazlasını yapabiliyor olacak. | Open Subtitles | ستكون له القدرة على القيام بما هو أكثر بكثير |
Karıncaları yemek ona besinden daha fazlasını kazandırabilir. | Open Subtitles | الإقتيات على النمل قد يُزوّده بما هو أكثر من الغذاء. |
Fakat birçok memeli, yalnızca iş yükü paylaşmaktan fazlasını yapar. | Open Subtitles | لكن ثديّات عِدة تقوم بما هو أكثر من مُشاركة عبء العمل. |
Sana baktığım zaman, bir andan fazlasını görüyorum. | Open Subtitles | عندما أنظر إليك، أفكر بما هو أكثر من اللحظة فقط. |
Sana baktığımda bir andan fazlasını görüyorum. | Open Subtitles | عندما أنظر إليك، أفكر بما هو أكثر من اللحظة. |
Araba sürmekten fazlasını yaptım bence. | Open Subtitles | أفضّل أن أقول بأنّني أقوم بما هو أكثر من قيادة السيارة |
Daha fazlasını yapabiliriz, Marcy. | Open Subtitles | نحن يمكن أن نقوم بما هو أكثر من ذلك, مارسى |
Ama halkın gönlünü kazanmak için bir gösteri düzenlemekten fazlasını yapması gerektiğini biliyordu. | Open Subtitles | لكن لاجل استمال قلوب الشعب طان مقتنعا بأن عليه القيام بما هو أكثر من مجرد ترتيب بعض العروض |
Ama bundan fazlası bizi aşar. | Open Subtitles | ولكن ليس بوسعنا القيام بما هو أكثر من ذلك |
Saçından daha fazlası olmalı. | Open Subtitles | يجب أن تكون مهتمة بما هو أكثر من شعرك |
Aslında o gelip benimle konuştu ama sanki-- Biraz fazlası da vardı, anlıyor musun? | Open Subtitles | لقد تحادثنا أعني أنّها أتت وكلّمتني، لكنّ ذلك كان يوحي بما هو أكثر... |
Bence bu Chesapeake Matadoru'nun dikkatini çekmekten çok daha fazlası. | Open Subtitles | أظن أن الأمر يتعلق بما هو أكثر من جذب إنتباه سفاح "تشيسابيك" |
Bundan çok daha fazlası. | Open Subtitles | الأمر يتعلق بما هو أكثر بكثيرٍ من هذا. |