doğru olanı, doğru şekilde, doğru sebepler için yapmayı istemek. | TED | الرغبة في القيام بما هو صحيح على النحو الصحيح للأسباب الصحيحة |
Amaç, Amerikan halkı için doğru olanı yapmaktır. | Open Subtitles | إنه حول القيام بما هو صحيح للشعب الأمريكي |
Amerikan halkı için doğru olanı yapmakla alakalı. | Open Subtitles | إنه حول القيام بما هو صحيح للشعب الأمريكي |
Bütün kariyerim ve hayatım boyunca neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında içgüdülerime, duygularıma güvendim. | Open Subtitles | ... طوال مسيرتي المهنية بأكملها ، حياتي بأكملها ... وثقت بحدسي حدسي لما يتعلق بما هو صحيح وخاطيء |
Lütfen, benimle diz çok, Tanrı hiçbir şüphen olmadığını ve doğru olana inandığını biliyor. | Open Subtitles | أرجوكِ، اركعي معي حتى يعلم اللهأنهليسلديكِ.. شك في قلبكِ وتؤمني بما هو صحيح |
Bazen doğru olanı yapmak için kalp kırmak gerekir. | Open Subtitles | و بعض الأوقات يجب عليكِ أن تكسري القليل من البيض للقيام بما هو صحيح. |
Sayım hâkim, sağ kolum olmayabilir ama doğru olanı sağıma aldım. | Open Subtitles | أيها القاضي قد لا أملك يداً يمنى و لكنني مسلح بما هو صحيح |
Yani, söyleneni yapmaktansa doğru olanı yapmayı tercih eden birisin. | Open Subtitles | أعني أنكِ من شاكلة الأشخاص الذين يفضلون القيام بما هو صحيح عوض القيام بما أمرتِ به. |
Becca, doğru olanı yapmak istediğin için benim fikrimi sordun. | Open Subtitles | (بيكا)، لقد طلبتِ رأيي لأنّكِ أردتِ القيام بما هو صحيح |
Thorpe Girişim için doğru olanı yapman gerek. | Open Subtitles | "يجب عليك القيام بما هو صحيح لمنشئات "ثورب |
Fazla düşünme, sen doğru olanı yaptın. | Open Subtitles | . لا تفكر كثيراً ، لقد قمت بما هو صحيح |
doğru olanı mı yapacaksın? Yoksa yapılması gerekeni mi? | Open Subtitles | هل ستقوم بما هو صحيح أو بما هو ضروري ؟ |
Bunun kendi başına bir gücü var, çünkü diğerleri bu insanların artık dayanamadıklarını hissedebiliyorlardı, diğerlerine emir vermekten hoşlandıklarından, onlara bakılmasından hoşlandıklarından değil, başka seçenekleri kalmadığından bunu yapmışlardı, çünkü onlara göre doğru olanı yapıyorlardı. | TED | وقد بان لنا جميعا قوتهم الخاصة في ذلك، لأن الناس كان تعي أن هذه النوعية من القادة تتربع على رأس الهرم، لا لأنها تعشق توجيه الآخرين ولا لأنها تعشق جذب الأضواء؛ ولكن لأنهم لم يملكوا خيارا آخر، ولأنهم يشعرون أنهم مدفوعون للقيام بما هو صحيح. |
doğru olanı yapacağından eminim. | Open Subtitles | أعلم بأنّك ستقوم بما هو صحيح |
doğru olanı yapmaya kalktın. | Open Subtitles | تحاول القيام بما هو صحيح |
doğru olanı yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نقوم بما هو صحيح |
Bu doğru olanı yapmakla ilgili. | Open Subtitles | هذا عن القيام بما هو صحيح |
Bütün kariyerim ve hayatım boyunca neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkında içgüdülerime, duygularıma güvendim. | Open Subtitles | ... طوال مسيرتي المهنية بأكملها ، حياتي بأكملها ... وثقت بحدسي حدسي لما يتعلق بما هو صحيح وخاطيء |
neyin doğru neyin yanlış olduğu Dan'in umurunda değil. | Open Subtitles | إن (دان) لا يهتم بما هو صحيح أو خاطئ |
"Eğer bağlı kalırsan doğru olana, Mutluluk koşarak gelir sana." | Open Subtitles | " إذا إلتزمت بما هو صحيح , فستأتي السعادة إليك " |