| Onu, evine dinleme cihazı koyduğunu bilecek kadar iyi tanıyorum. | Open Subtitles | أعرفها جيداً بما يكفي لمعرفة بأنك كنت تتصنت على منزلها |
| Benimle konuşmak zorunda olmadığını bilecek kadar zeki biri mi? | Open Subtitles | هل هو ذكي بما يكفي لمعرفة أنه غير مضطر للحديث ؟ |
| Ne yapacağımı bilecek kadar yaşlıyım. | Open Subtitles | حسنا، أنا كبيرة بما يكفي لمعرفة ما يجب فعله |
| Sen masum olduğumu anlayacak kadar zekisin. Kahveme tükürmelerini istemiyorum. | Open Subtitles | أنت ذكيٌ بما يكفي لمعرفة بأنني بريء ولا أريدُ المساعدة على البصق في قهوتي. |
| Kızlar, eşyalarınızı kimin kırdığını anlayacak kadar akıllı olduğunuzu biliyorum. | Open Subtitles | أيها الفتيات ، أعلم بأنكن ذكيات بما يكفي لمعرفة بالضبط من كسر أغراضكم |
| Yalan söyleyip söylemediğimi anlayabileceğim kadar iyi bir gerçeklik aracım yok. | Open Subtitles | حسنًا،ليس لدي مقياس للواقع والذي يعمل بما يكفي لمعرفة إذا ما كنت أكذب |
| Bazı fedakârlıklar yapılması gerektiğini bilecek kadar akıllısın. | Open Subtitles | أنتِ تلمعين بما يكفي لمعرفة أنه هناك تضحيات معينة يجب أن تقدم |
| Bunu bilecek kadar zeki ama polis merkezinde bir polise silah çekecek kadar aptal. | Open Subtitles | حسنا,إذن هو ذكي بما يكفي لمعرفة هذا لكن غبي بما يكفي لأن يشهر سلاحا على شرطي في مركز شركة؟ |
| Botun arkasını delmenin daha hızlı gitmesini sağlayacağını bilecek kadar çok film izledim. | Open Subtitles | و لكنني شاهدت أفلاماً بما يكفي لمعرفة أن خرق مؤخرة مركب يجعله يتحرك بشكل أسرع |
| Babanın kapalı kapılar ardında neler yaptığını bilecek kadar akıllıyım. | Open Subtitles | ذكي بما يكفي لمعرفة ما الذي فعله أبوك في الأماكن المغلقة |
| Onu, evini böcekle dinlediğini bilecek kadar iyi tanıyorum. | Open Subtitles | أعرفها جيداً بما يكفي لمعرفة بأنك كنت تتصنت على منزلها |
| Asıl adının Ken McCarthy olduğunu bilecek kadar. | Open Subtitles | " بما يكفي لمعرفة أن إسمه الحقيقي " كين ماكارثي |
| IBJ'in bizi Vietnam'a yollayacağını bilecek kadar yaşlıyım. | Open Subtitles | " كبير بما يكفي لمعرفة أن " جونسون " كان سيرسلنا إلى " فيتنام |
| Onu, benden habersiz Christopher'ı aradığınızı bilecek kadar iyi tanıyorum. | Open Subtitles | أعرفها جيداً بما يكفي لمعرفة (أن كلاكما تحققان بقضية (كريستوفر من وراء ظهري |
| Bunu anlayacak kadar zeki olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | -أعرف أنّكِ ذكيّة بما يكفي لمعرفة ذلك |
| Rachel ile seviştiğinizi anlayacak kadar zekiyim. | Open Subtitles | -ذكية بما يكفي لمعرفة أنك تضاجع (رايتشل). |
| Harrison Wells'in gerçekte kim olduğunu anlayacak kadar zekiyim. | Open Subtitles | ذكي بما يكفي لمعرفة من يكون (هاريسون ويلز) فعلاً |
| Yalan söyleyip söylemediğimi anlayabileceğim kadar iyi bir gerçeklik aracım yok. | Open Subtitles | حسنًا،ليس لدي مقياس للواقع والذي يعمل بما يكفي لمعرفة إذا ما كنت أكذب |