Ayrıca, diğerleri gibi yalnız değil iki arkadaşıyla birlikte yaşıyordu. | Open Subtitles | تعيش مع فتاتين أخرتين وليست مثل الأخريات اللواتي يعشن بمفردهن |
Nerede yaşadıklarını nereye gittiklerini ne zaman yalnız olduklarını öğrenen. | Open Subtitles | كنت أتوصل لمحل إقامتهن وإلى كن يذهبن ومتى يكُن بمفردهن |
Benim gibi yalnız yaşayan bir kadın, kendi zayıflıklarından vazgeçemez. | Open Subtitles | اٍن النساء مثلى ، اللاتى تعشن بمفردهن لا تستطعن التخلى عن نقاط ضعفهن |
Kızlar yalnız kalmamalı di mi ? | Open Subtitles | الفتيات لا يمكنهن ان يكن بمفردهن الان ، حسنا؟ |
Zanlı, gün içinde evde yalnız olan 30-40 yaşlarındaki kadınları hedef alıyordu. | Open Subtitles | و هو على الاغلب يستهدف النساء ما بين الثلاثين و الاربعين و اللاتي يعيشن بمفردهن و حينها يذهب للصيد و يرتكب جريمته |
Onlar yalnız ve ağlıyorlardı. | Open Subtitles | ماعدا أولئك الذين بمفردهن واللاتى يبكين |
Kızlar dışarı artık yalnız çıkıyorlar. | Open Subtitles | النساء يخرجون بمفردهن الآن |