Bana, Eddie, acının sırrı onu sadece tek bir yerde hissedebilmendir, dedi. | Open Subtitles | فقال لي لو تمكنت من أن تشعر بالألم بمكان واحد بكل مره |
tek bir yerde kalıp, bazı sorunları çözene kadar beklesen daha iyi olur. | Open Subtitles | إنه لشيء جيد أن تستقر بمكان واحد وتحل بعض القضايا |
tek bir yerde kalıp, bazı sorunları çözene kadar beklesen daha iyi olur. | Open Subtitles | إنه لشيء جيد أن تستقر بمكان واحد وتحل بعض القضايا |
Bu kadar kadim dostu bir arada görmek ne kadar da hoş bir sürpriz. | Open Subtitles | يا لها من سعادة غير متوقعة ،أنّ أقابل الكثير من الأصدقاء القدامى بمكان واحد. |
Bütün çocuklarım bir arada, bu çatı altında olunca daha iyi hissedeceğim. | Open Subtitles | أشعر بتحسن كبير عندما يجتمع أولادي بمكان واحد |
Sabit bir yerde duralım ki bizi bulabilsin. | Open Subtitles | بالرغم من أنه يتوجب علينا البقاء بمكان واحد حتى يجدونا |
O zamana kadar senin görevin hepsini bir araya getirmek. | Open Subtitles | حتى ذالك الحين فهيه مسؤليتك في جمعهم بمكان واحد |
Enkazı ve gölün dibini taradık ve hiçbir yerde bulamadık bu demek oluyor ki tek bir yerde olabilir | Open Subtitles | مشطنـا قاع البحيرة والحطـام ولم أجده بأي مكان مما يعني أنّه بمكان واحد |
20. yüzyılda otoriter rejimlerin önündeki asıl engel, yani tüm bilgileri tek bir yerde toplama çabası, en büyük avantajları hâline gelecek. | TED | والعائق الرئيسي أمام الأنظمة الاستبدادية في القرن 20... وهو محاولة جمع كل المعلومات بمكان واحد... سيصبح ميزتهم الكبرى. |
Dünya'da sadece tek bir yerde yetişen bir çiçek. | Open Subtitles | زهرة لا تنمو إلا بمكان واحد على الأرض |
Herkes tek bir yerde olursa benim için daha kolay olur. | Open Subtitles | يجعل عملي أسهل إذا ما كانوا بمكان واحد |
Bütün gençlik ve güzellik tek bir yerde. Seni biliyorum. | Open Subtitles | فيضُ الجمال وريعان الشباب بمكان واحد. |
Sıfır madde tek bir yerde durmak istemez. | Open Subtitles | المادة صفر لا تريد أن تبقى بمكان واحد |
Ve arkadaşlarım bunun sadece tek bir yerde yetiştiğini söylediler Bay Winston'un arazisinde. | Open Subtitles | و أخبرني زملائي بأنّها لا تنمو سوى بمكان واحد هنا -بممتلكات السيّد (وينيستون ) |
Orası kesin. Hayır, daha önce hiç o kadar bedenin bir arada olduğunu görmedim. | Open Subtitles | لا, لمْ أر كمية من الجثث بمكان واحد كهذا من قبل |
Muhteşem dörtlü bir arada. Yetenek avcısı gibiyim. | Open Subtitles | تجمّع العظماء الأربعة بمكان واحد |
Muhteşem dörtlü bir arada. | Open Subtitles | تجمّع العظماء الأربعة بمكان واحد |
Sabit bir yerde duralim ki bizi bulabilsin. | Open Subtitles | بالرغم من أنه يتوجب علينا البقاء بمكان واحد حتى يجدونا |
Jennings Rall hepsini bir araya getirdi. | Open Subtitles | قامت (جيننجزرال) بوضعه كله بمكان واحد. |