Daha da kötüsü, yalnız çalışmıyor olabilir. | Open Subtitles | والأسوأ من ذلك كله، قد لا يكون يعمل بمُفرده. |
Başlangıçta, erkek yalnızdı. Hayır, yalnız değil. | Open Subtitles | الأول، وهو رجل لا، انه ليس بمُفرده |
Bu adi her gece yalnız başına klasikleri okuyor. | Open Subtitles | هذا الوغد يُطالع صور بمُفرده كل ليلة |
Daha önce bir adamı tek başına ölürken hiç görmediğim için merak ettim. | Open Subtitles | لم يسبق لي رؤية رجل يموت بمُفرده من قبل، لذا شعرت بفضول، هيّا بنا |
tek başına yapmadığı apaçık ortada. | Open Subtitles | من الواضح أنه لم يفعل ذلك بمُفرده |
Bunu tek başına yapmış olamaz. | Open Subtitles | لمْ يكن ليفعل ذلك بمُفرده. |
Bay veya Daphne ile yalnız kalamaz. | Open Subtitles | ثانيها: لا يُمكنه البقاء مع (دافني) أو (باي) بمُفرده |
Ricky'nin buraya yalnız geldiğine inanmak zor buluyorum | Open Subtitles | {\pos(250,260)}أرى أنّه من الصعب أن يأتي ريكي" إلى هُنا بمُفرده" |
Ve yalnız değildi. | Open Subtitles | لم يكن بمُفرده |
Ama orada tek başına olacak. | Open Subtitles | "ولكنه سيكون بمُفرده." |