Annemin güzelliği her zaman kızlarını gölgede bırakıyor. | Open Subtitles | أمي تستخدم دائما جمالها لتغطي على جمال بناتها |
O zaman kızlarını 8 yıldır kilitleyen bir annenin hikaeysini bilirsiniz. | Open Subtitles | فإنك قد تكون قادرة على ربط لهذه المأساة بالأم التي حبست بناتها الخمس حدادا على والدهم المتوفى لمدة ثماني سنوات |
Bu onun kızlarından birisi ya da torunlarından birisi olabilir. | Open Subtitles | لا بد من أن هذه أحدى بناتها أو حفيداتها أو شئ ما |
Güzel, aptal kızlarından birini prensle evlendirmeyi ummuş. | Open Subtitles | وتمنت ان تزوّج احدى بناتها الغبيات للأمير |
Fakat kızları ellerini çabuk tutmalıdır -- annelerini acilen sağlığa kavuşturmaları gerekir. | TED | ستضطر بناتها للعمل بسرعة لتستعيد أمهم صحتها في الحال. |
Dıştaki işaretlerin iki kızını temsil ettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت الخارجيين تمثّل العلامات بناتها. |
Jan Abbott, Anna'nın kızlarıyla iyi anlaştığını söyledi ve o çocukların birer baş belası olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | وقال يناير أبوت أن آنا كبيرة مع بناتها وكلانا يعرف أن هم الكوابيس. |
Eh, anlaman gerek, mutfağını kaybetti, kızlarını kaybetti, ve saçı sikilmiş durumda. | Open Subtitles | حسناً , عليك ان تعرفي لقد فقدت مطبخها فقدت بناتها , وشعرها بحالة سيئة |
- Özetle, üvey anne öz kızlarını daha çok seviyor. | Open Subtitles | باختصار, زوجة الأب تحب بناتها أكثر |
- Sebebini biliyorsun. kızlarını ona geri göndereceğimi umuyordu. | Open Subtitles | تعرفين السبب، تمنت أن أعيد إليها بناتها |
kızlarını eve götüreceğime yemin ettim. | Open Subtitles | وأقسمت لها أنني سأحضر بناتها لها. |
Güzel kızlarını görmemi de istiyormuş. | Open Subtitles | و أرادتنى أن أرى بناتها الجميلات |
Bu sabah kızlarından ikisini alıp gitti. | Open Subtitles | رحلت هذا الصباح مع اثنتين من بناتها |
kızlarından birini daha yeni evlendirdi. | Open Subtitles | لقد زوّجت واحدة من بناتها مؤخرًا |
Onun kızlarından bahsediyordum. | Open Subtitles | كنت اتحدث عن بناتها |
kızları, annelerinin galip gelmesine yardım eder birlikte, saltanat hükümdarını yener ve yavru yığınını gasp ederler. | TED | وتساعدها بناتها للوصول بينما تفشل الملكات الأخريات تهزُم الملكة الحاكمة وتستولي ملكتنا على كومة الأحضنة. |
Biliyorum ki Martha kızları kadar oğluyla da ilgilenmeni isterdi. | Open Subtitles | أنا أظن أن مارثا كانت لتريد منك الإعتناء بأولادها تماما مثل بناتها |
Tanrım, bu insandan nefret ediyorum, beni gördüğünüz bu kızları annelerini yanlarında istemedikleri halde kendi gittikleri küçük hafta sonu kaplıcasına zoraki davet etmek durumunda kalan kızların annesinden. | Open Subtitles | رباه, انااكرههذا الشخص, الأمالتيتروننيعليها, حيث بناتها شعرن بالالزام كي يصطحبنها معهن في رحلتهن إلى المنتجع بالرغم من أنهن لا يردنها هناك |
Tuhafiyecim üç kızını kovdu. | Open Subtitles | , بائعة القبعات تركت ثلاثة من بناتها |
Dee dört kızını Melody'de yetiştirmeye devam ediyor. | Open Subtitles | استمرت "دي" في تربية بناتها الأربع في (مـــــيـــلودي) |
Şu anda kızlarıyla birlikte. | Open Subtitles | فهي مع بناتها الآن |
Mısır'daki ortalama bir kadının, kızlarının kadın sünneti olması konusunda pek söyleyebileceği bir şey yok. | TED | المرأة العادية في مصر لايمكنها الدفاع عن بناتها لمنع حصولهم على الختان وأمور أخرى. |