Doktorlar da aynı şeyi düşündü ve onu M.R çekimine gönderdiler. | Open Subtitles | الأطباء فكروا بنفس الشيء أيضا ً فأرسلوها لعمل التصوير بالرنين المغنطيسي |
Dürüst olmak gerekirse, geçenlerde bıraktım ve sizde aynı şeyi yapmalısınız. | Open Subtitles | لأكون صادقا , لقد أقلعت مؤخراً ويجب عليك القيام بنفس الشيء |
Onunla yaşadığının farklı olduğunu düşündüğünü biliyorum ama lütfen en sonunda aynı şeyi sana da yapmayacağı gibi bir düşünceye kapılma. | Open Subtitles | أعلم بأنكٍ تظنين أن ما بينكما مختلف, لكن رجاءً لا ترتكبي غلطة الإعتقاد بأنه لن يقوم بنفس الشيء معكِ في النهاية |
Eminim şu an sen de aynısını düşünüyorsundur. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنك تفكر بنفس الشيء في هذه اللحظة |
Binbaşı Kuzmin, 10 dakikadır burada durup size tamamen aynı şeyleri söylüyorum. | Open Subtitles | القائد كوزمو كنت واقف هنا في الدقائق العشر يخبروك بالضبط بنفس الشيء |
İki durumda da aynı şekilde hissetmem ne garip değil mi? | Open Subtitles | هل من الغريب أن أشعر بنفس الشيء كلتا المرتين؟ |
Yani ya aynı şeyi bir güneş pili ya da bataryada da yapabilseydiniz? | TED | وبالتالي ماذا لو أمكن القيام بنفس الشيء مع خلية شمسية أو بطارية؟ |
Ve kendisi rakiplerini de aynı şeyi yapmaya davet ediyor. Olmayacağını mı sanıyorsunuz? | TED | ومن ثم تحدت كل منافسيها للقيام بنفس الشيء. هل تعتقدون أن ذلك لن يحصل؟ |
Tek bir bölgeden elde edilecek 7.000 ton toryum ile de aynı şeyi yapabilirdik. | TED | مع الثوريوم، يمكننا القيام بنفس الشيء باستخدام 7000 طن من الثوريوم والتي يمكن استخراجها من موقع واحد. |
Birkaç hafta içinde evlenecek olan arkadaşım aynı şeyi düğün masrafları için yaptı. | TED | صديقي المقبل على الزواج في غضون بضعة أسابيع قام بنفس الشيء بالنسبة لميزانية زفافه. |
Bilgisayar mağazasına giderdik ve orada da aynı şeyi yaparlardı. | TED | كنا نذهب لمتجر حواسيب وكانو يقومون بنفس الشيء |
Ve tekrar fark ettim ki -yine geçmişi düşünerek- Fark ettim ki hemen hemen aynı şeyi yapıyordum, koyunları hareket ettirmek | TED | وأدركت مجددا وأنا أنظر إلى ما قمت به أني الآن أقوم بنفس الشيء وهو تحريك الخرفان |
Sadece ortamı değiştirerek aynı şeyi yapıyordum. | TED | إذ أنك تقوم بنفس الشيء ولكن في محيط آخر. |
O zaman aynı şeyi yapmaya başladık. | TED | ثم، أعتقد بأننا قد بدأنا بالقيام بنفس الشيء. |
Ben de aynısını sanıyordum, ta ki babamın masasında bunları bulana kadar. | Open Subtitles | فكرت بنفس الشيء حتى وجدت هذا على طاولة والدي |
Sana verdiğim yazılım ayarlamaları ile bunun üstünde de aynısını yapabileceğimizi düşünüyorum. | Open Subtitles | أظنّ أنه مع تعديلات البرنامج التي أعطيتها لكِ. سنستطيع القيام بنفس الشيء مع هذه. |
Biraz çılgınca davrandığımı biliyorum ama ben de aynı şeyleri hissediyorum. | Open Subtitles | اعلم انني كنت اتصرف بجنون لكني اشعر بنفس الشيء |
Yeni okullardaki ilk günlerde insan hep aynı şeyleri hisseder. | Open Subtitles | في الأيام الأولى بالمدارس الجديدة أشعر بنفس الشيء |
Bütün hücrelerin birlikte çalıştığı bir kovan misali yaşıyor bu salgın da aynı şekilde işliyor. | Open Subtitles | الخلايا البشرية تعمل مع بعضها بشكل متلائم وهذا الشيء يقوم بنفس الشيء |
Bu Aynı şey değil, bunu biliyorsun. | Open Subtitles | انه ليس بنفس الشيء , وانتِ تعلمِ ذلك |
Şimdi de aynını ayrılığınız için yapmalısın. | Open Subtitles | الآن سنحتاج للقيام بنفس الشيء لعدم التواعد |
Ben de öyle hissetmek istiyorum. | Open Subtitles | حسنا، أريد أن أشعر بنفس الشيء أيضا |
Atlanta'da, hepimiz aynı şeye inanıyoruz. | TED | هنا في أتلانتا، نؤمن جميعًا بنفس الشيء. |
Eminim baban da aynısını benim için-- | Open Subtitles | ...انا متاكد ان اباك سيقوم بنفس الشيء لـ |
Jim ve Shirley hayatını güzel bir biçimde noktaladılar ve hikayelerini sizinle paylaşarak, aynısını yapma şansımızı arttıracağını umuyorum. | TED | جيم وشيرلي كانت لهما نهاية جيدة للحياة، وعن طريق مشاركة قصتهما معكم، آمل في زيادة فرصنا للقيام بنفس الشيء. |