İşlerin Senin için gerçekten iyi gitmesini dilerdim. | Open Subtitles | وكنت آمل حقا الأشياء يمكن أن تعمل بها لك. |
Bunları almam için grubun yarısını püskürtmem gerekti. Bunları Senin için ayırdım. | Open Subtitles | اضطررت للشجار مع نصف المجموعة لأحضر لك هذه، احتفظت بها لك |
Biliyor musun, hala okulundan mektuplar geliyor buraya. Onları saklamamı ister misin, Senin için bir zarfa falan koyabilirim | Open Subtitles | لازلت أتلقى هذه الأوراق الجامعية أتريدين مني أن أحتفظ بها لك ؟ |
Üzgünüm, ama bu bilgiyi dışarıya veremem ama Senin için onu arayabilirim. | Open Subtitles | آسف لا أستطيع أن أخبرك به و لكن يمكنني أن أتصل بها لك |
Bunları almak için grubun yarısını dövmek zorunda kaldım. Sana ayırdım. | Open Subtitles | اضطررت للشجار مع نصف المجموعة لأحضر لك هذه، احتفظت بها لك |
hiç birine bu kadının Sana baktığı gibi... bakmak istemiş miydin? | Open Subtitles | هل اردت النظر الى احدهم بالطريقة التى تنظر بها لك |
Eskiden Senin için yaptığım her şeyi yapacağım. | Open Subtitles | سافعل كل الاشياء التي اعتدت القيام بها لك |
Misafir olarak, Senin için yapabileceğim bir şey varsa... | Open Subtitles | وللضيف , إذا كان هناك شئ أستطيع القيام بها لك... |
Senin için işlerin iyi yürümesini isterdim... benim tam anlamıyla, öküz beyinli dostum. | Open Subtitles | أردت حقا الأشياء للعمل بها لك ... بلدي ماكرا، صديق دموتد. |
Senin için tutuyordum. | Open Subtitles | كنت أحتفظ بها لك |
Senin için Londra'dan getirdim. | Open Subtitles | جئت بها لك من لندن |
- Ama bu savaşı Senin için kazanamam. | Open Subtitles | -ولكنها ليست معركة سأنتصر بها لك |
Buyurun. Senin için göz kulak oluyordum. | Open Subtitles | تفضلي احتفظت بها لك |
Bunu Senin için sakladım. | Open Subtitles | أنا إحتفظتُ بها لك. |
Bu orman onu Senin için tutuyor. | Open Subtitles | هذه الغابة تحتفظ بها لك |
Senin için bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد بها لك. |
O yüzden Senin için bunları aldım. | Open Subtitles | لذا أتيت بها لك |
Onu Senin için bağlayayım mı? | Open Subtitles | سأتصل بها لك. |
Bir süredir bu insanları gözlüyorum. Sana bakışlarını. | Open Subtitles | لقد كنت أراقب هؤلاء الناس والطريقة التى ينظرون بها لك |
Ona nasıl baktığını gördüm. Aynı Ed'in Sana baktığı gibi. | Open Subtitles | لقد رأيت كيف تنظرين اليه بنفس الطريقة التي ينظر بها لك |