Cehennemde beş yıl geçirdikten sonra... Evime tek bir amaçla döndüm. | Open Subtitles | إنّي بعد 5 سنين بين براثن الأهوال، عدت لدياري بهدف أوحَد |
Ve şimdi, aklında özel bir amaçla firar ettiğini düşündüğünüzü söylüyorsunuz. | Open Subtitles | والآن أنت تظن انه أندفع بهدف محدد في باله |
Bütün prensleri gelip kızının ıslık çalmasını engellemeleri için davet etti. | TED | وقام بدعوة كل الامراء الى قصره بهدف هزم ابنته في التصفير |
Tüm bunlar, Orta Asya'daki petrol kaynaklarının kontrolünü sağlamak için yapıldı. | Open Subtitles | كل هذا كان بهدف السيطرة على موارد النفط في وسط اسيا |
O çok başarılı biri ve hala bir amacı var, hala kendini yoğunlaştırabiliyor. | Open Subtitles | هو بالفعل يحقّق الكثير ومازال يتوجّهه بهدف و حتّى الآن مركّز |
Şu an orta alanda Reynjırlar topa hâkim. Acaba bu girişim gol getirir mi? | Open Subtitles | لاعبو رينجرز يتناقلون الكرة بينهم بتمريرات قصيرة هل سينتهون بهدف ؟ |
amaç yalnızca bir soruya yanıt bulmak: Ben bu kişiyle yemeğe çıkmak ister miyim? | TED | بهدف الإجابة على سؤال واحد: هل أود أن أتناول العشاء مع هذا الشخص؟ |
Çünkü bunların hepsi birbirine büyük ve asil bir amaçla bağlıdırlar. | Open Subtitles | لأنهم جميعاً مرتبطين بهدف عظيم ونبيل واحد. |
Canım benim, hayatın şahane bir amaçla buluşacak. | Open Subtitles | أو، يا عزيزتي، حياتك ستصبح مليئة بهدف أسمى |
Cehennemde beş yıl geçirdikten sonra evime tek bir amaçla döndüm. | Open Subtitles | "بعدما أمضيت 5 سنين بين براثن الأهوال، عدت مدينتي بهدف أوحد" |
Herneyse, büsbütün yeni bir amaçla geri döndü, sadece tek bir nedenden ötürü. | Open Subtitles | مع ذلك ، لقد عاد بهدف جديد كلياً المكائد التي يمكن تفسيرها فقط لغرض واحد |
Belli bir amaçla eyleme geçip çok fazla üstüne düşmeden de toplum için bir şeyler yapabildim. | Open Subtitles | بالتصرف بهدف وبتصريح مخفف خلقت بيئة أكثر عدلاً |
Olivia Pope sihrini kötülük için değil, iyilik için kullanır. | Open Subtitles | لا تستخدم أوليفيا بوب سحرها بهدف الشر، بل تستخدمه للخير. |
Ustam bugün için beni mağazada hamal yaptı, sanırım terfi alacağım. | Open Subtitles | مديري جعلني حمال المتجر لهذا لهذا اليوم بهدف الترقية بدوام كامل. |
Blowtorch'daki bütün sendika konuşmalarını şirketin fiyatını düşürmek için mi yaptın? | Open Subtitles | هل شجّعتم موضوع تشكيل النقابة في بلوتورش بهدف خفض سعر الشركة؟ |
Şehrin öbür ucundan buraya kaybetme sürecini mümkün mertebe yavaşlatmak için taşınmadım. | Open Subtitles | لمَ لا تتحركِ في جميع أنحاء المدينة بهدف الخسارة بأبطء ما يمكنكِ؟ |
Terörizm temel olarak masum bir yabancıyı almak ve korku yaratmak için öldüreceğiniz kişiye düşman olarak eğitmektir. | TED | ان الإرهاب هو خطف شخص غريب بريء ومن ثم معاملته وكأنه العدو الذي كان يحاربك بهدف صناعة الرعب في صفوف العدو |
Her iki tarafın amacı karşı tarafın işini ele geçirip silah almak ve daha fazla işlere el koymaktı. | Open Subtitles | كان الجانبان يهدفان إلى الاستيلاء على عمل العدو بهدف شراء المزيد من الأسلحة والاستيلاء على مزيد من الأعمال |
Eğer bunu yapmasaydı, Westerby'den maçı bitirecek olan gol sayısı gelecekti. | Open Subtitles | كان ليكون ذلك نهاية المباراة بهدف أصلا لوستربي |
amaç işletmelerin su ve enerji tüketimini azaltmalarını motive etmekti. | TED | كان الهدف تشجيع وتمكين الأعمال التجارية بهدف تقليل استهلاك المياه والطاقة. |
Bütün bu değişik tekmeler bize sistemi anlayıp anlamadığımızı test etmek için bir hedef verir. | TED | كل واحدة من تلك التدخلات تزودنا بهدف لمعرفة ما إن كنا نفهم شيئا ما عن هذا النظام. |
Tekrarlıyorum, öldürme amaçlı ateş etmeyin. | Open Subtitles | أكرر، لا تطلق النار بهدف القتل |
Aynen devam edeceksin ama farklı bir hedefle. | Open Subtitles | ستستمر في العمل كالمعتاد لكن بهدف مختلف. |
İşte D'Amato! Touchdown yaptığı 14. maç! | Open Subtitles | ها هو داماتو يمضي بلعبته الرابعة عشر على التوالي بهدف! |
Pekâlâ. Seni başka birinin nedenlerine ikna edeyim o zaman. | Open Subtitles | حسناً، سأقنعك بهدف شخص آخر |