Buradakilerin bu işle bir alakası yok. Seninle benim aramda, değil mi? | Open Subtitles | أنظر ، هؤلاء ليس لهم صلة بهذا هذا بينى وبينك ، صحيح؟ |
Bunu yapmak için üç milyar dolarlık Hadron çarpıştırıcısına ihtiyacınız yok. Her çocuk için bu elinizin altında ve her çocuk bundan keyif alabilir. | TED | ولا تحتاج إلى مصادم هيدروني بثلاثة ملايير دولار للقيام بهذا. هذا موجود لكل طفل، وكل طفل يمكنه الإستمتاع بهذا. |
Ve bunu bu yılki | TED | ويتعين علينا القيام بهذا هذا العام في هاتين القمتين الكبرتين. |
Hangisini?" Şimdi düşünün.bu karar hastayı kalça nakline gönderme konusunda bir karmaşa yaratmıyor. Ama hastayı geri çağırmak, birden daha karmaşık bir hal alıyor. | TED | الآن فكروا بهذا. هذا القرار يجعل من السهل مواصلة المريض لعملية إستبدال الورك. لكن إرجاعه، فجأة يصبح أكثر تعقيداً. |
Eminim buna karşı çıkmayacaksın. bu en çok sevdiğin vals. Sırt, sırt. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنك لن ترفضي القيام بهذا هذا هو الفالس الذي تحبيه كثيراً. |
Bak, bunu yapamazsın? bu yanlış bir şey! Hayır, sana yanlış olanı söyleyeyim. | Open Subtitles | لا يمكنك القيام بهذا هذا خاطئ لا سأخبرك ماهو الخاطئ |
Ama bazen bu isteğin kaynağı karnım değil, kalbim olurdu. | Open Subtitles | , لكن ، أحياناً , عندما أشعر بهذا . هذا لا يكون في المعدة . لكن في القلب |
Tatlım, hayallerimin peşinde koşacağım konusunda anlaşmıştık, ve bu hiç de öyle değil. | Open Subtitles | عزيزتي , لقد أتفقنا بأنني أطارد أحلامي بهذا هذا لن يحصل |
Ben sadece hissettiklerimi söylemek istedim, hepsi bu. | Open Subtitles | فقط إحتجت أن أبوح لك بهذا هذا كل ما في الأمر |
Sizinle paylaşayım. En sevdiğim kısmı bu. | Open Subtitles | دعني أخبرك بهذا هذا هو الجزء المفضل لديّ |
Söylemek istediğim bu Miles'la alakalı değil, bizim için önemli olan insanlar da buna dahil ...ve onlara zarar verecek | Open Subtitles | ما أقوله أنني ارتكبت خطأ هنا نسيت لم أقوم بهذا هذا لا يتعلق بمايلز هذا يتعلق بالناس الذي آذاهم و الذين سوف يؤذيهم |
Katlanamıyorum. bu ten, bu yüz. | Open Subtitles | لا يمكنني الاحتفاظ بهذا هذا الجلد، هذا الوجه |
Hanımefendi, Binbaşıdan onay gelene kadar yapmanızın gereken aynen bu. | Open Subtitles | سيدتي ، ما لم يصرح الرائد بهذا هذا بالضبط ما ينبغى عليكى القيام به |
- Bunu yapamazsın, bu yanlış olur. - Yanlış olan ne biliyor musun? | Open Subtitles | لا يمكنك القيام بهذا هذا خاطئ لا سأخبرك ماهو الخاطئ |
bu yüzden bu adamın karşılaştığım en tehlikeli en iğrenç adam olduğunu söylediğimde, bu canavarın işinin bitirilmesi gerektiğini söylediğimde, lütfen nerede durduğunu hatırla, çünkü tam olarak iki hafta önce duracağını söylediğim yerde durmaktasın. | Open Subtitles | لذا، عندما أخبرك بأن هذا أكثر شخص خطورة وأحقر إنسان واجهته في حياتي عندما أخبرك بهذا هذا الوحش يجب أن ينتهي أمره |
Anne, bunu yaptığına inanamıyorum. bu harika. | Open Subtitles | أمي، لا أصدق أنك قمتي بهذا هذا شئ عظيم |
Anne, bunu yaptığına inanamıyorum. bu harika. | Open Subtitles | أمي، لا أصدق أنك قمتي بهذا هذا شئ عظيم |
Bunu saklayamazsın. bu inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | لايمكنك أن تحتفظ بهذا هذا مدهش |
Bunu söylemiyoruz. bu bizim resmi pozisyonumuza uymaz. | Open Subtitles | نحن لا نجزم بهذا هذا ليس مركزنا الرسمي |
söylediğimi bilen bir adam bu işle ilgilenebilecek birisi. | Open Subtitles | ... شخص بإمكانه القيام بهذا ... هذا سيكلفك القليل من المال |