Tam zamanında. Ayda bir kere Bu yolculuğu yaparım. | Open Subtitles | الوقت منضبط تماما انا اقوم بهذه الرحلة مرة في الشهر |
Bu yolculuğu saygıdeğer arkadaşına yardım etmek için yaptım. | Open Subtitles | أنا سعيد أنني قمت بهذه الرحلة لأساعد زميلك المحترم |
Bu yolculuğa başladığım zaman annemin beni artık sevmediğini düşünüyordum. | Open Subtitles | عندما قمت بهذه الرحلة ظننت أن أمي لم تعد تحبني |
Ancak Bu yolculuğa devam etmemiz ve insanlara anlatmamız, ve bunun işe yarayacağını kanıtlamamız gerekiyor." | TED | ولكن علينا المضي قدما بهذه الرحلة وعلينا ابلاغ الناس وعلينا الاثبات لهم بانه يمكن تحقيقه |
En iyi arkadaşım hayallerindeki kızla evleniyor fakat bu yolculuktaki her şey bir kutlama değil. | Open Subtitles | سيتزوّج صديقي المقرّب من فتاة أحلامه لكن ليس كل ما يتعلّق بهذه الرحلة |
Ama Bu yolculuk üzerine girişmek önce haberdar olmak nerede biter sadece kötü olabilir. | Open Subtitles | لكن إحذروا قبل أن تدخلوا بهذه الرحلة ، أنها عندما تنتهي فقد تكون أسوأ حتى |
Ama bu yolculukta kutlanamayacak şeyler de var. | Open Subtitles | لكن ليس كل ما يتعلّق بهذه الرحلة عبارة عن إحتفال |
Bu yolculuğu saygıdeğer arkadaşına yardım etmek için yaptım. | Open Subtitles | أنا سعيد أنني قمت بهذه الرحلة لأساعد زميلك المحترم |
Bu yolculuğu yapamayız Bakın.. | Open Subtitles | اسمع لن اذهب بهذه الرحلة اعتني بنفسك وليرعاك الله |
Bu yolculuğu ise ayık kafayla çekmem mümkün değildi. | Open Subtitles | وكان من المستحيل أن أقوم بهذه الرحلة و أنا في وعيي |
Hayatta kalmak için Bu yolculuğu yapmamız gerekiyor. | Open Subtitles | لذا من أجل ان نبقى على قيد الحياة .. يجب علينا القيام بهذه الرحلة |
Bu yolculuğu kendi başıma yapamam, Holden. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أقوم بهذه الرحلة لوحدي , هولدن |
Bu yolculuğu yapmayı çok istiyor olabilirim, ...ama yanımda yük olarak bir kadın taşımak da tam bir aptallık. | Open Subtitles | قد أكون مجنوناً لقيامي بهذه الرحلة ولكنني لست غبياً! اصطحاب إمرأة في رحلة كهذه لهو لأمر سخيف! |
Belki de şimdiye kadar, bir yüzyıldan fazla süredir Bu yolculuğa kimsenin kalkışmamasının sebebi kimsenin denemek için yeterince aptal olmamasıydı. | TED | لعل السبب في عدم قيام أحد بمحاولة القيام بهذه الرحلة إلى الآن، لأكثر من قرن هو أنه لا أحد بالغباء الكافي ليحاول. |
On yaşındaki halimin Bu yolculuğa katılması gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | لم اخطط ان تعود شخصيتي العشر سنوات بهذه الرحلة |
Çünkü seni nereye götürürse götürsün, bilimin yol gösterdiği Bu yolculuğa inanıyorsun. | Open Subtitles | لأنك تؤمن بهذه الرحلة للسعي وراء العلم، بغض النظر إلى أي مكان ستفضي بك؟ |
En iyi arkadaşım hayallerindeki kızla evleniyor fakat bu yolculuktaki her şey bir kutlama değil. | Open Subtitles | سيتزوّج صديقي المقرّب من فتاة أحلامه لكن ليس كل ما يتعلّق بهذه الرحلة |
En iyi arkadaşım hayallerindeki kızla evleniyor fakat bu yolculuktaki her şey bir kutlama değil. | Open Subtitles | سيتزوّج صديقي المقرّب من فتاة أحلامه لكن ليس كل ما يتعلّق بهذه الرحلة |
Paranı boşuna harcıyorsun. Bu yolculuk hoşuma gitmedi. | Open Subtitles | إنك تبذر النقود لن استمتع بهذه الرحلة |
Eğer dergi olmasaydı sen de bu yolculukta olamazdın. | Open Subtitles | أجل، ولولا المجلة ما كنتِ ستقومين بهذه الرحلة |
bu geziye çıkmanın yanlış olduğunu düşünsem de bunu almanı istiyorum. | Open Subtitles | بالرغم من اعتقادي بخطأ قيامك بهذه .الرحلة |
Bence bu macerayı yalnız yaşamalısın. | Open Subtitles | أعتقد أن عليك القيام بهذه الرحلة بنفسك |
Bu yolculugu ise ayik kafayla çekmem mümkün degildi. | Open Subtitles | و كان مستحيل أن أقوم بهذه الرحلة و أنا صاحي |
Bu korumayı kaldıran bir kanunu geçirirsek hiçbir gemi sahibi gemisinin böyle bir yolculuk yapmasına izin vermez. | Open Subtitles | إذا شرعنا قانون يلغى تلك الحماية لن يكون هناك مالك لسفينة سيسمح لسفينته القيام بهذه الرحلة |
Bu büyük işi bitirene kadar bir seyahate çıkmamın uygun olacağını düşündü. | Open Subtitles | ويعتقد أنه من المنسب أن أتمتع بهذه الرحلة بينما يتم هو صفقته |