Ben sadece yapmaktan gurur duyduğum, insanların hoşlanacağını bildiğim bir şey yapmak istedim. | Open Subtitles | انظر، فقط اريد عمل شيء انا فخور به شيء اعرف بأن الناس سيحبونه. |
Seni götürdüğüm yerde sana yardımı dokunacak, önemli bir şey var. | Open Subtitles | المكان الذي سآخذك إليه به شيء سيساعدك شيء هام |
Ama bilirsin işte seninle bunun hakkında konuşmak istiyorum - Dün grupta herhangi bir şey paylaşmadım. | Open Subtitles | لكن اتعلم هناك شيئا اريد ان اخبرك به شيء لم اشارك به مع المجموعة بالأمس |
Gitmek için ya roket yakıtı kullanacaksınız yada inanılmaz bir şeyler yapabilirsiniz. | TED | يمكنك حرق وقود الصواريخ للوصول الى هناك ، أو يمكنك القيام به شيء لا يصدق حقا. |
İçinde bir şeyler kırılmıştı. | Open Subtitles | لقد تغيّر به شيء ما و قمتُ أنا بالعودة إلى الكليّة بكل بساطة |
Aslında hayır ama bir arkadaşım onunla birlikte olmuş ve ondan bir şey kaptığını düşünüyor. | Open Subtitles | كلا، لكن أحد أصدقائي يظن أنها ألحقت به شيء |
Hıristiyanlık gelip, ölümden sonra başka bir hayat ve kurtuluş vaat edince, insanlara inanacakları bir şey vermiş, ve kendisine birçok taraftar bulmuştur. | Open Subtitles | عندما جاءت المسيحية لتعد بالخلاص في الحياة الآخرة أعطت الناس شيئاً يؤمنون به شيء يمكن أن يحدث لهم بعد موتهم |
Sonra da bir şey ona bir açıyla çarptı ve hafif dış yüzeyini yonttu. | Open Subtitles | ثم اصطدم به شيء بزاوية وجرّد القشرة الأخف وزنًا |
Ama ne zaman sana bir şey anlatmaya çalışsam gözlerini devirip, bana deli diyorsun. | Open Subtitles | كلا، تلفُ عيناك علي و تدّعوني بالمجنونة .بأي وقت أحاول أخبارك به شيء ما |
DVD'de bir şey olmadığını biliyorduysan neden itiraf ettin? | Open Subtitles | واذا كنت تعرف ان الشريط لا يوجد به شيء لما اعترفت؟ |
Biz "saygı" kelimesini bir kadının erkeğe gösterdiği bir şey olarak kullanıyoruz, ancak erkeğin kadına değil. | TED | نستعمل كلمة "احترام" لنقصد به شيء ما تظهره المرأة للرجل لكن ليس ما يظهره الرجل في الغالب للمرأة. |
Biliyor musun... onda, benim güvenimi uyandıran... bir şey var. | Open Subtitles | أنت تعلم... يوجد به شيء... يجعلني أثق به |
Fransızca okudum şiirlerini. Özel bir şey yok. | Open Subtitles | قرأت له بالفرنسيّة ولم أجد به شيء مميّز |
Yavaş yavaş uzaklaşmak için bir şey yapmalısın. | Open Subtitles | شارلوت وأبوس]؛ ق الحق. ما عليك القيام به شيء لاتخاذ حافة الخروج. |
Elimi cebime attığımda kabaca yazılmış bir şey olduğunu gördüm. | Open Subtitles | -فتذكرت أن في جيبي يوجد مخطوط به شيء ساذج عن حوريات |
Çünkü telefon dahil orada hiç bir şey yok! | Open Subtitles | لأنه لا يوجد به شيء و لا التليفونات |
Mathew'ün 13 Temmuz'da çektiği koridor görüntüsünü izlerken bir şey fark ettim. | Open Subtitles | عندما كنت اشاهد عمل"ماتيو"أثناء عرض الفيديو الخاص به شيء ما لفت نظري في الصورة |
Bir şeyler vardır mutlaka. Henüz aklımıza gelmeyen, henüz göremediğimiz bir şeyler olmalı. Hem de çok yakınımızda duran bir çözüm. | Open Subtitles | شيء لم نفكر به ,شيء لا نستطيع رؤيته شيء نحن على مقربه منه |
Hissedebiliyorum. Burada ters bir şeyler var. | Open Subtitles | أستطيع ان اشعر به شيء سمي جداً, وخاطئ جداً |
Hadi bize piyanoda bir şeyler çal, baba? | Open Subtitles | لماذا لا تقومون به شيء على البيانو، أبي؟ |
Bense onda riskli bir şeyler gördüm. | Open Subtitles | ولكنني وجدت شيئاً مختلفاً به شيء خطير |