ويكيبيديا

    "به كان" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bir
        
    • şey
        
    Ama annemim bilmediği bir şey vardı: hayatımı son derece sıkıcı buluyordum ve yapmak istediğim en son şey kendim hakkında yazmaktı. TED والذي لم تكن تعلمه هو اعتقادي أن حياتي كانت شديدة الملل, وأن آخر ماكنت أريد القيام به كان أن أكتب عن نفسي.
    "İçeride ise, insanı dehşete düşüren ölümcül bir düzen kuruluydu." Open Subtitles الإسلوب الذي عملوا به كان بشعاً كان شيء مروّع للرؤية
    Kadının onlardan bir adamı var. Eve o adamın anahtarıyla girdim. Open Subtitles هناك رجل ما بجانب زوجته المفتاح الذي دخلت به كان يخصه
    Kutsamak zorunda olduğum vücudu, aynı yaşlı bir adamın vücudu gibiydi. Open Subtitles الجسم، الذي أنعم الله علينا به كان يبدو كجسد رجل عجوز
    Benim yaptığım bir kazaydı, ve... evet... bu aklımdan çıkmıyor. Open Subtitles ما قمت به كان حادثة ونعم ، أنا مطاردة بسببه
    Bunu pek göstermiyor ama şu an yaşadığı zor bir şey. Open Subtitles أنه شخص يكتم مشاعره ولكن ما مر به كان صعب للغاية.
    Çünkü her ne hissediyorsan tüm uçağı sallayacak kadar güçlü bir şey. Open Subtitles بسبب أن الذي كنتِ تحلمين به كان قويا كفاية ليهز كامل الطائرة.
    İlk hissettiğim şey restoran dışındaki bir tartışmanın kontrolden çıkışıydı. Open Subtitles أوّل ماشعرت به كان شجارًا خارج المطعم خرج عن السيطرة
    Sevdiğim bir kocam beni heyecanlandıran bir işim vardı ve hayalini kurduğum her şey avucumun içindeyken bu oldu. Open Subtitles كان لدي زوج أحببته عمل تحداني و غمرني بالسعادة و بينما كل شيء حلمت به كان في راحة يدي
    Bu nedenle, bir ürün yaratmak yerine, yapacağım şeyin bu projeyi bir sürü eş geliştiriciye açmak olduğuna karar verdim. TED لهذا قررت ذلك، بدلا عن تهيئة منتج، ما كنت أنوي القيام به كان فتح هذا إلى مجموعة كاملة من المطورين المتعاونين.
    Ve ilk anlamaya başladığım şey bunun gerçekten de üstün bir tasarım parçası olduğuydu. TED وما بدأت به كان فهم هذه على أنها حقًا قطعة مميزة في التصميم.
    Büyük ihtimalle, hakkında düşündüğünüz zor seçim büyük bir şeydi, mühim bir şeydi, sizin için önemli olan bir şeydi. TED المحتمل هو أن الخيار الصعب الذي فكرت به كان شيئًا كبيرًا، شيئًا هامًا جدًا، شيئًا مهمًا بالنسبة إليك.
    Doktor önce elini sıkmayı reddetti sonra da transeksüel olduğunu duyunca tüm istediği ona bir HIV testi uygulamak ve randevuyu sonlandırmaktı. TED أولًا: لم يصافح يديها، وثانيًا: عندما سمع أنها متحولة جنسيًا، كل ما أهتم به كان الحصول على اختبار فيروس الايدز وإنهاء الموعد.
    İlk test ürünümüzü Alessi ile ürettik ki, bir kahve ve çay setiydi. TED لذا ، فإن أول نوع منتج اختباري قمنا به كان مع أليسي، وكان لطقم قهوة وشاي.
    bir gün telefonda bana, parkta dua eden bir Müslüman gördüğünü ve tüm yapmak istediğinin onu yüzünden tekmelemek olduğunu söyledi. TED وذات يوم على الهاتف، قال لي بأنه رأى رجلًا مسلمًا في الحديقة يصلي، وكل ما أراد القيام به كان ركله في وجهه.
    Ebe, bebeğin başını görebildiğini söyledi. benim hissettiğimse sadece bir ateş çemberiydi. TED القابلة قالت أنها تستطيع رؤية رأس الطفل، ولكن كل ما استطعت الشعور به كان حلقة من النار.
    Hasar büyüktü ancak daha fazla savaş malzemesi üretimi için gerekli olan ekonomik güçte hafif çapta bir yavaşlama meydana gelmişti. Open Subtitles الدمار الذى حاق به كان شاملاً لكنه أحتفظ بنسبه محسوبه على أقتصاد الأنتاج الحربى

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد