Orası sadece butik değil GD'nin biyo-tekstil alanındaki laboratuarı da. | Open Subtitles | انها ليست مجرد بوتيك انه مختبر للنسيج الحيوي تابع لغلوبال |
Kod 2. Bir iltica olayı söz konusu. Style butik'te. | Open Subtitles | كود 2 , لدينا انشقاق يجري هنا بوتيك ستايل , الضابط 14 متواجد |
Style butik'le koku reyonu arasında benim sorumluluk bölgemdesin. | Open Subtitles | انت بداخل سلطتي القضائية والتي تبدأ من ستايل بوتيك حتى عطور برسونال |
Pavilion'daki Shalini's butikte çalışıyorum. | Open Subtitles | أعمل في بوتيك شالينى |
Evet deniyorum. Güney Sahil Butiği yangın satışı yapıyor. | Open Subtitles | نعم , جربى بوتيك الساحل الجنوبى لديهم تخفيضات |
Kendi butiğini açmayı düşünüyor musun? | Open Subtitles | بالتالي أنتِ تخططين لافتتاح بوتيك خاص بك ؟ |
La ciegana en iyi butik olabilir, Jim. | Open Subtitles | ممكن ان يكون افضل بوتيك في لا سينيجا يا جيم |
Kitabevini, butik yapmak için alacakmış. | Open Subtitles | يريد إن يبيع المكتبه من اجل استبدالها بِ بوتيك |
Ben Arapça olarak yakınlarda bir butik var mı diye sormuştum. | Open Subtitles | كنت اسأله بالعربى ان كان يوجد بوتيك قريب |
Yarımadanın yeşil bölgeleri yerine denizin yükseklerine saklanan güzel, modernist butik otel Relais Blu Belvedere yönüne doğru hareket ettik. | Open Subtitles | نحن نتجه بدلا من ذلك إلى طرف الأخضر من شبه الجزيرة، لريلايس بلو بلفيدير، فندق جميل، بوتيك الحداثية |
İki partili butik bir hükümetle ilişkiler ajansı. | Open Subtitles | أنها وكالة بوتيك ممثلة للحزبين من أجل الشؤون الحكومية. |
"butik" bir lobici için sıra dışı bir kavrama yeteneğin var. | Open Subtitles | لديك رؤيةٌ غير عادية في ما يخصُ جماعات التأثير الخاصة بـ(بوتيك). |
Çünkü Mayflower bir butik olduğu mesajını taşıması gerekiyor. | Open Subtitles | لأن (مايفلاور) نقل رسالة مفادها انه بوتيك |
Park Avenue'deki bir butik, değil mi? | Open Subtitles | في بوتيك في حي "بارك" ، اليس كذلك؟ |
butik otel yönetiyoruz evet. | Open Subtitles | إنه فندق بوتيك .. نعم. |
Jean-Paul'ün ... butik'ine git. | Open Subtitles | *أذهبي إلى بوتيك *جان بول |
Neyse, şimdi Ledbury Caddesi'ndeki bir butikte çalışıyormuş. | Open Subtitles | نعم، أظنها الآن تعمل في بوتيك الآن بطريق (ليدبري) |
Bedford'daki butikte nakit sıkıntısı varmış. | Open Subtitles | و (بوتيك بدفورد) يعاني من ضائقة مالية |
Oak Street'de bir butikte. | Open Subtitles | بوتيك بشارع (أوك) |
Müthiş küçük bir reklam Butiği mi açacaksın? | Open Subtitles | ستقوم بفتح بوتيك صغير للإعلانات ؟ |
Güney Sahil Butiği mi? | Open Subtitles | بوتيك الساحل الجنوبى ؟ |
Harika bir yeteneğe sahipsin. Kendi butiğini açmalısın. | Open Subtitles | أنتِ موهوبة للغاية يجب عليك فتح بوتيك خاص بك |