Bu numarayı bir müşterinizden aldım bana bir sigorta poliçesi lazımdı. | Open Subtitles | لقد حصلت على رقمك من أحد زبائنك احتاج إلى بوليصة تأمين |
Aşağıladığınız Big Al'ın AV ile bir sigorta poliçesi olduğunu biliyordunuz. | Open Subtitles | أنتم تعرفون أن آل لديه بوليصة تأمين معنا |
Eşim ve ben yeni bir sigorta poliçesi satın aldık. Beni muayene etmeni istiyorum. | Open Subtitles | اشتريتُ وزوجتي بوليصة تأمين جديدة وأحتاج إلى الخضوع لفحص طبي |
500 dolar değerinde bir hayat sigortası dışında hiçbir şey. | Open Subtitles | لا شيء إلا خمسمائة دولار تعيسة من بوليصة تأمين |
Peki, yalan söylüyorsan diye, diğer her şeyde söylediğin gibi kendime bir güvenlik poliçesi buldum. | Open Subtitles | حسناً ، إذا كنتِ تكذبين كالعادة فقد وجدت لنفسي بوليصة تأمين |
Belki bir hayat sigortaları vardır. | Open Subtitles | ربما كان هناك بوليصة تأمين على الحياة |
Belgen, kimliğin, ehliyetin yok. Askerlik belgen veya sigorta poliçen yok. | Open Subtitles | لا أوراق معك، لا بطاقات، لا رخصة قيادة، لا شهادة إعفاء من الجيش، لا بوليصة تأمين |
Benim adıma sigorta poliçesi alsana. | Open Subtitles | لماذا لا تأخذ بوليصة تأمين على الحياة بأسمي ؟ |
Meksiko sonrası sigorta poliçesi diyoruz. M'den direkt emir geldi. | Open Subtitles | أسميها بوليصة تأمين ما بعد المكسيك بالأمر المباشر |
Çantada ki eşyanın büyük bir sigorta poliçesi var. | Open Subtitles | الغرض الموجود في الحقيبة له بوليصة تأمين كبيرة في الواقع. |
Bir sürü kötü insan var ve ben vaftiz törenine bir sigorta poliçesi gözüyle bakıyorum. | Open Subtitles | هناك أشرار في العالم، وأود الاعتقاد بأن التعميد هو بوليصة تأمين |
Beni güzel bir sigorta poliçesi olarak düşünün. | Open Subtitles | اعتبروني فقط كأنني بوليصة تأمين |
Bu firmandaki bir sigorta poliçesi. | Open Subtitles | تلك هي بوليصة تأمين التي شركتكِ |
Diğer tarafta Ishkq'ın, aptalca bir sigorta poliçesi vardı. | Open Subtitles | على الجانب الآخر - كان Ishkq بوليصة تأمين مضمونة. |
Öyleyse, kitap bir sigorta poliçesi gibiydi. | Open Subtitles | لذلك، كان كتاب مثل بوليصة تأمين. |
500 dolar değerinde bir hayat sigortası dışında hiçbir şey. | Open Subtitles | لا شيء إلا خمسمائة دولار تعيسة من بوليصة تأمين |
Bunu bir nevi güvenlik poliçesi gibi düşün. | Open Subtitles | فكر فى الأمر كأنه بوليصة تأمين |
Belgen, kimliğin, ehliyetin yok. Askerlik belgen veya sigorta poliçen yok. | Open Subtitles | لا أوراق معك، لا بطاقات، لا رخصة قيادة، لا شهادة إعفاء من الجيش، لا بوليصة تأمين |
Ben de aynı miktara sigortalandım. | Open Subtitles | أنا لدي بوليصة تأمين تُقدر بنفس هذا المبلغ |
Hayır, ama bir sigorta poliçem var. | Open Subtitles | لا، ولكن لقد حصلت بوليصة تأمين. |
Bay Hobson sigorta poliçesini geçersiz kılmaya çalışıyor, | Open Subtitles | إن السيد هوبسون يحاول إبطال بوليصة تأمين على الحياة |
Yukarıda uyuyan karın ise yüksek bir sigorta poliçesinden yüklü miktarda para alacak. | Open Subtitles | زوجتك التي تنام في الأعلى، ستكون المستفيدة، مما سيحدث، بوليصة تأمين سخية جدًا، |
Ki bu adamın poliçesine göre, kaza başına $100,000 eder. | Open Subtitles | و التي هي مائة ألف دولار لكلّ حادث مثل حالة بوليصة تأمين هذا الرجل |