Evet, şu küçük adamların şimdi içinde ziyafet çektiğini hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | نعم ، أنا أتخيل هؤلاء الصغار يحتفلون بوليمة |
Akbabalar gözlerini oyarken ve bağırsaklarından ziyafet çekerken, | Open Subtitles | عندما تقتلع النسور عينيه ويتمتعوا بوليمة على أحشائه |
Hepiniz sizi ne diye buraya topladığımı merak ediyorsunuz. Daha yeni ziyafet çekmiştik çünkü. | Open Subtitles | تتساءلون جميعاً لما أحضرتكم هنا، فقد حظينا فعلاً بوليمة |
Sanırım söyleyebilirim ki dışarda taze pençe izleri gördüm bu da bana burada ziyafet düşündüklerini söylüyor, ama sana yanıt vermek te istemiyorum çünkü beni sorguladığında, bana ne yaptığımı bilmediğimi söylemiş oluyorsun. | Open Subtitles | يمكننى اخبارك باننى رايت اثارا حديثة فى الخارج مما يدعو الى الاعتقاد بانهما ينويان الاستمتاع بوليمة هنا لكننى لا اريد اجابتك |
Hadi çocuklar. Çekeceğimiz bir ziyafet var. | Open Subtitles | هيا أيها الفتية , فسنحظى بوليمة اليوم |
- Kabile güzel bir ziyafet çekecek. | Open Subtitles | - سوف تتمتع القبيلة بوليمة عظيمة |
Eğer Kevin gelirse, ziyafet çekeriz. | Open Subtitles | إن أتى "كيفن"، سنحظى بوليمة |
Yüz yıl sonraki kabile halkının ne zaman bir düğün olduğunda "ziyafet güzeldi ama Büyük Foster'ınki gibi değildi." demesini istiyorum. | Open Subtitles | العشيرة بعد مائة عام من الآن وقتما يكونوا في زفاف، أريدهم أن يقولوا "أجل، هذه وليمة لا بأس بها" "ولكنها لا تقارن بوليمة زفاف (فوستر) الكبير" |