Tamam, yumurtalarını sezonsal yağmurların olduğu yerlerde bırakıyorlar yani muson yağmurlarında. | TED | حسناً، إنها تلد بيضها حيث تسقط الأمطار الموسمية، أمطار الرياح الموسمية. |
Bu da 400 kötü yaprak bitinin vücut sıvısına yumurtalarını bırakmak anlamına gelir. | TED | هذا يعني انها ستحتاج الى 400 مَن ضار لتضع بيضها داخل سوائل اجسامهم. |
Balıklar sekse ihtiyaç duymazlar çünkü sadece yumurtalarını yayarlar ve suda döllerler. | Open Subtitles | السمكة لا تحتاج إلى الجنس، لأنها تضع بيضها ويتم تلقيحها في الماء. |
Bazı orkideler böceklerin yumurta bıraktığı yerleri taklit eder. | TED | بعض أزهار الأوركيد تتنكر أيضًا كأماكن حيث تضع الحشرات بيضها. |
Artık yapabileceği tek şey, değerli yumurtalarının yok oluşunu izlemek. | Open Subtitles | لا تستطيع إلا أن تقف وتشاهد بيضها الغالي يؤكل أمامها |
Yakında yumurtalarını bırakacak. Çatlayacaklar ve her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | عما قريب ستضع بيضها وسيفقس وسيكون كل شيء كما يرام. |
Dinozorlar bu memelilere karşı savunmasızdır, çünkü yumurtalarını yere bırakırlar. | Open Subtitles | كانت الديناصورات معرضة لخطر هذه الثدييات لوضعها بيضها على الأرض |
Erkek, dişiye sürtünür yumurtalarını bırakması için onu harekete geçirir. | Open Subtitles | يفرك الذكر نفسه على جسد الأنثى ليحثها على وضع بيضها |
Çiftleştikten sonra, yumurtalarını bırakana kadar dişinin üzerinde nöbet tutuyor. | Open Subtitles | متى يتزاوجان، فإنه يحوم فوقها، يقوم بالحراسة حتى تضع بيضها. |
Ama bu onun iğrenç yumurtalarını yemem gerektiği anlamına gelmiyordu. | Open Subtitles | لكن هذا لم يعني أنه يجب أن آكل بيضها الردئ. |
Bu hediyeyi değerli yapan şey, dişinin yumurtalarını beslemek için kullanacağı proteinle dolu olması. | TED | ما يجعل هذه الهدية قيمة إلى هذا الحد هو أنها مملوءة بالبروتين الذي تستخدمه الأنثى لتغذية بيضها. |
Diğer orkideler bazı böceklerin yumurtalarını bıraktığı küf gibi görünür ve kokar. | TED | بعض أنواع الأوركيد الأخرى لها رائحة ومظهر الفطريات التي تضع حشرات معينة بيضها عليه. |
Elbette, dişi yaban arısının yumurtalarını incir çiçeğinin içine bırakması, ölmesi ve ayrışması inciri mümkün kılar. Meyve, onun bu dönüşümünün kanıtıdır. | TED | بلا ريب فالتين يصبح تيناً عندما تضع أنثى الدبور بيضها داخل الزهرة فتموت وتتحلل وظهور الفاكهة دليل على تحولها |
Yusufçuklarla ilgili bilmeniz gereken bir şey, önemli bir şey, yumurtalarını tatlı sulara bıraktıklarıdır. | TED | وما يجب أن تعلمونه عن اليعسوب، أمر مهم جداً، هو أنها تضع بيضها في المياه العذبة. |
yumurtalarını koruma altına alıyor ve üç ay sonunda bebekler nihayet yumurtadan çıkıyor. | TED | لذلك فهي تحمي بيضها وبعد ثلاثة اشهر تخرج الصغار من البيض |
Dişiler, yumurtalarını 2.000 kilometre güneye taşıyormuş. | Open Subtitles | تحمل الإناث بيضها ألفين كيلو متر أو يزيد في إتجاه الجنوب |
Bu kurtlar, zoraki parazitler olarak bilinirler. Ev sahibi canlının içinde yaşarlar, ...vücuda larva veya yumurta halinde girerler. İnsanlara saldıran yaratıklar değillerdir. | Open Subtitles | هذه المخلوقات تدخل جسد المضيف وتضع بيضها وتتغذى عليه ولكنها لا تهاجم |
Diğer bir deyişle, dişiler yumurtalarının %68'ini ipekotuna yumurtluyorlar. | TED | وبعبارة أخرى، ما تقوم به هذه الإناث انهن يضعن 68 في المئة من بيضها في الصقلاب الطبية. |
Bu taşlı kıyılar yumurtlamak için pek güvenli yerler değillerdir. | Open Subtitles | فهذه الشواطئ الصخرية ليست بالمكان الآمن لوضع بيضها.. |
Burası, yumurtaları için çok uygun. | Open Subtitles | وهذه الأرض الجافة المناسبة التي يحتاجها بيضها |
Belki de bir çeşit mutant böcek onu ısırıp içine yumurtasını bırakmıştır. | Open Subtitles | ربّما عضّته حشرة متحوّلة، ووضعت بيضها تحت جلده؟ |
Dişiler oyukların içine yumurtlar ve yumurtadan çıkmaları için onları orada bırakırlar. | Open Subtitles | تضع الإناث بيضها في جحور وتتركه هناك ليفقس |
Bir yumurtada karar kılmış dişi peri yaban arısı mikroskobik incelikteki yumurtlama borusunu kullanarak tek bir böcek yumurtasının içine, 100 kadar yumurtayı aktarıyor. | Open Subtitles | أنثى زنبور، بعد أن حدّدت موضع بيضة تستخدم حامل بيضها الدقيق للغاية لتحقن تقريباً 100 بيضة داخل بيضة واحدة وحسب للخنافس. |
Altı hafta sonra yumurtalar çatlar. Ama bu kumlar fazlasıyla çorak ve kavurucudur. | Open Subtitles | على كلّ منها الآن أن تعثر على عشّ متاح تضع به بيضها. |
Onları doğal resiflerden akıntı yönünde konumlandırıyoruz, böylece yumurtladıktan sonra yerleşecek alanları oluyor. | TED | ونضعه في الأسفل حول الشعب المرجانية الطبيعية بشكل يجعلها تجد مناطق لتستقر بها بعد أن تضع بيضها. |