Şimdi anladım,şu Koca Ayak Loch Ness efsaneleri gibi birşey o zaman. | Open Subtitles | أتفهم ذلك، إنها واحدة من الأساطير كأسطورة "بيغفوت" أو وحش بحيرة "لوخ نيس" |
Ağlayan Kadın, El Cucuy, Chupacabra, Koca Ayak Obamacare, ırklararası flört, nükleer savaş. | Open Subtitles | (المرأة الباكية)، (البعبع) (مصاص دماء الماشية) (بيغفوت)، عناية (أوباما) المواعدة المختلطة. الحرب النووية |
Şu Koca Ayak Bjornsen'in reklamlarında oynadığı mı? | Open Subtitles | ذلك (بيغفوت بيورنسين) الذي يعمل الأعلانات عن ذلك؟ |
Komiser Dedektif Cristian F. "Koca Ayak" Bjornsen. | Open Subtitles | الملازم المخبر (كريشتان بيغفوت بيورنسين). |
Saunch, kiminle konuştuğunu unutma, Koca Ayak Bjornsen bu, çağımızın polisi. | Open Subtitles | (سانتش) تذكر مَن الذي تتكلم معه. إنه (بيغفوت بورنسين)، شرطي عصر النهضة. |
- Koca Ayak, dostum profesyonel olmaya çalışabilir miyiz? | Open Subtitles | أتعلم (بيغفوت)، يا رجل. هل يمكننا محاولة أن نكون محترفين؟ |
Doc'ın bir süredir kafasını kurcalayan bir şeyler vardı en çok da: "Koca Ayak'ın orada ne işi vardı ulan?" | Open Subtitles | ثمة شيء يحير (دوك) الآن لفترة من الوقت أساساً، ما الذي يفعله بالضبط (بيغفوت) هنا؟ |
Gönülsüz, hatta biraz da çaresiz şekilde Doc, Koca Ayak'ı şimdi ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | متردد, ربما أيضاً يائساً ظنّ (دوك) أن عليه زيارة (بيغفوت) حالاً |
Koca Ayak'ın ortağının görev esnasında vurularak öldürülmesiyle ilgili bir dedikodu. | Open Subtitles | إشاعة عن شريك لـ(بيغفوت) قُتل عندما كان يؤدي واجبه |
Ve bu olay gerçekleştiğinden beri Koca Ayak yalnız çalışırdı. | Open Subtitles | ومنذ ذلك الحين, قيل أن (بيغفوت) عمل لوحده |
Koca Ayak'a ne Cielo Drive var ne televizyon gelirleri, ne de kitap anlaşmaları. | Open Subtitles | (لايوجدمكانلـ( بيغفوت.. لا حقوق أفلام أو صفقات كتاب لـ (بيغفوت) |
Pireyi deve yapacak bir müfettiş senin işini bitirmeye yetecek Koca Ayak. | Open Subtitles | مراقب مقاطعة متزمت هو كل مايكفي للإطاحة بك (بيغفوت) |
Koca Ayak'ın zehirli melankolik havası şimdi bir anlam ifade ediyordu. | Open Subtitles | أصبح( بيغفوت)يشعربالإكنئاب.. الآن بدا الأمر يبدو منطقياً |
Pekala Doc, bagajında 20 kiloluk bir külfet varmış gibi duruyor ve şüphesiz ki Koca Ayak bu bilgiyi direkt olarak yayacaktır. | Open Subtitles | حسناً (دوك) يبدو أنه لديك عقبة بزون عشرون كيلو في صندوق سيارتك و (بيغفوت) دون شك سيشي ليتم تثبيت ذلك |
- Bu ne ya, Koca Ayak mı? | Open Subtitles | من هذا؟ (بيغفوت)؟ "قرد كبير الحجم و كثيف الشعر وُجدَ في شمال غرب أمريكا" |
Evet ben de bunu gidip Koca Ayak'a anlatmayı düşündüm ama telefona uzanınca onunla olan geçmişimiz aklıma geldi. | Open Subtitles | أجل، فكرت بشأن الذهاب إلى( بيغفوت)معهذا... لكن مجرد أنني وصلتُ لرقم الهاتف، التاريخوكلشيء،فكرتُ: |
Peki bu konuyu Koca Ayak Bjornsen ile konuştunuz mu? | Open Subtitles | أجل، هل تكلمتم مع (بيغفوت) بشأن هذا؟ |
Koca Ayak'ın esas olayı aldığı hava, kumsaldan uzaklaşmak ve terfi alabilmek için çıldırıyor olmasıydı. | Open Subtitles | قسم شرطة مدينة "لوس أنجلوس" (بيغفوت) هو عنصراً محلي الهواء الذي تنفسه، اللحظة التي كان بها مجنوناً ليغادر الشاطئ ويكون مُروجاً |
Peki şu Koca Ayak neden bu kadar suratsızdı? | Open Subtitles | إذاً لماذا كان (بيغفوت) غاضباً؟ |
Dinle, bu çok garip Koca Ayak. | Open Subtitles | اسمعني، هذه غرابة تفوق الخيال (بيغفوت) |
Blackway kasaba ormanında. Kocaayak'ı da bulabiliriz orada. | Open Subtitles | (بلاكوي) في غابة البلدة، وثمة فرصة أن نجد (بيغفوت) هناك. |