ويكيبيديا

    "بينما ينتظر" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • beklerken
        
    Eğer yanlış tanı koyarsanız, hasta tedaviyi beklerken ölebilir. Open Subtitles , لو أن تشخصيكِ خاطئ مريضكِ قد يموت بينما ينتظر العلاج
    Balıkçılar sardalyaların gelişini beklerken bu kadınlar artık bildiğimiz, 160.000 yıl öncesine dayanan bir gelenekle kaya havuzlarından kabuklu deniz hayvanları topluyorlar. Open Subtitles بينما ينتظر الصيادون وصول السردين تجمع أولئك النساء المحار من البرك الصخرية في عُرف نعرفه الآن
    Çoğu polisin ondan haberi yoktur. Zanlılar duruşma gününü beklerken el konulan uyuşturucularla paraları tuttukları yer orası. Open Subtitles إنها حيث يُبقون المخدّرات المصادرة والمال بينما ينتظر المشتبه فيهم المحاكمة،
    O zavallı adamın orada kaderinin karar verilmesini beklerken, ...bizim burada oturup konuşmamız çok garip. Open Subtitles إنه أمر غريب أليس كذلك؟ نحن ندردش هنا بينما ينتظر ذاك الرجل المسكين قرارًا يحدد مصيره
    Ruh Avcıları karanlığın çökmesini ve Kanlı Ay'ın gelmesini beklerken her şey yerli yerinde ama buldukları şey herkesi şaşırtıyor. Open Subtitles كل شيء بمكانه بينما ينتظر مطاردي الأرواح حلول الليل ووصول القمر الدموي
    Ancak o hücrede, infazcısını beklerken... hapishanede adı olmadığı için Manson sadece bir sayıyla biliniyordu. TED لكن بقائه في تلك الزنزانة بينما ينتظر الإعدام ... لأنه في السجن، لم يكن لديه اسم ... كان مانسون يعرف كرقم.
    beklerken yarım litre su içti. Open Subtitles إحتسى نصف ليتراً من الماء بينما ينتظر.
    Mahkemeye çıkmayı beklerken elini tutarsın. Open Subtitles وتستطيع مسك يده بينما ينتظر محاكمته
    Aang dışarda canavarın gelmesini beklerken, burada böylece oturamayız. Open Subtitles هذا ليس صحيحاً لا يمكننا البقاء هنا كالجبناء بينما ينتظر (آنج) ظهور وحش ما
    Diğerleri aşk için beklerken. Open Subtitles بينما ينتظر الآخرون الحب
    Duruşmayı beklerken James Bradstone ile aynı yerde tutuluyormuş. Open Subtitles في المحكمة الفيدرالية هنا في "ميامي". بينما ينتظر المحاكمة، أُسكن في نفس الزنزانة مع (جيمس برادستون).
    Ama işime de gelmiyor değil çünkü Dave beklerken bir şeyleri de tamir ediyor. Open Subtitles لكنّ الأمر جيّد لأنّ (ديف) يُصلح الأغراض بينما ينتظر.
    Venedik Sarayı ve Layoş, benim seferimi Budin'e beklerken biz çoktan Rodos'a yola çıkmış olacağız. Open Subtitles ‫بينما ينتظر (لويس) و(البندقيّة) أن أهاجم (بودا)‬ ‫سنكون في طريقنا إلى (رودس)‬
    Drew Peterson, üçüncü eşi Kathleen Savio'nun katili suçuyla mahkemeye çıkmayı beklerken, masum olduğunu söylemeye devam etti. Open Subtitles درو بيترسون) يواصل تقديم) استئناف لبراءته بينما ينتظر محاكمته لقتل زوجته (الثالثة (كاثلين سافيو
    Riehlvelt, rakibinin saldırmasını beklerken kendisini inanılmaz hıza sahip bu iki kırbaçla koruyor. Open Subtitles (ريلفيلت) يحرّك السوطين بسرعة مهولة بينما ينتظر فرصته للهجوم.
    Şimdi Roosevelt, Abdülaziz'i beklerken, herhalde hiçkimse bu toplantının sonuçlarını hayal edememişti. Open Subtitles الآن، بينما ينتظر (روزفيلد) الملك (عبد العزيز) لم يكن أحد يتخيل ضخامة تداعيات هذا الاجتماع
    Ve o çarşamba akşamı Harold eve dönmek için otobüsü beklerken, saati aniden durdu. Open Subtitles و لذا، بيوم الأربعاء هذا تحديداً بينما ينتظر (هارولد) الحافلة ...ساعته فجأة توقفت
    Ve bu olağan dışı çarşamba gününün akşamında Harold otobüs beklerken, saati aniden duruverdi. Open Subtitles و لذا، بيوم الأربعاء هذا تحديداً بينما ينتظر (هارولد) الحافلة ...ساعته فجأة توقفت

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد