Bir yıl sonra kucağında feryat figan bir bebekle kapıma geldi. | Open Subtitles | بعد عام، جاءت إلى بوابتي ومعها طفل يصرخ بين ذراعيها |
Bir anda kanınız kaynadı birbirinize. Şu ana kadar kısmen olarak onun kucağında oturmanı bekliyordum. | Open Subtitles | لقد تلائمتم سوياً يارفاق لقد توقعت غير أكيد جلوسك بين ذراعيها الآن |
Sonra annesinin kucağında doğum evindeki fotoğraflarını görüyorum. | Open Subtitles | ومن ثم.. أرى تلك الصور، لوالدته في جناح التوليد وهو طفل بين ذراعيها. |
Cansız bir kadın kollarında bir deri bir kemik kalmış çocuğuyla yerde yatıyordu. Ve sadece aciz bir şekilde annesinin yüzüne bakıyordu | TED | رأيت إمرأة لا حياة فيها، مستلقية على الأرض وطفل هزيل بين ذراعيها يحدق بعجز إلى وجه أمه |
Ömrüm boyunca bana, hayatını mahvettiğimi söyledi ve ben şimdi korunmasız kaldığım ve kollarında ağladığım için fikrini değiştiriyor. | Open Subtitles | أمضت حياتها كلها بإخباري أنني خرّبتُ حياتها والآن تغيّر رأيها عندما كنتُ ضعيفة عندما بكيتُ بين ذراعيها |
Sana El Salvador'a iyi yolculuklar dilerim, ve karına bebeğini neden kucağına alamadığını açıklarken sana iyi eğlenceler dilerim. | Open Subtitles | استمتع برحلة عودتك إلى بلدك و استمتع بالشرح لزوجتك لماذا ليس طفلها موجود بين ذراعيها |
Ama eşikte durup veda ettiğimde annem kollarını bana sardı. | Open Subtitles | لكن عندما وقفت عند الرواق لتوديعهم احتوتني أمي بين ذراعيها |
kucağında masum, tatlı minicik bir bebekken seni cezir kıyısına alıp götürmüş. | Open Subtitles | حملتك إلي الشواطئ الأمامية طفل صغير بين ذراعيها برئ وجميل ولقد خاضت في النهر |
Anne kucağında, o anne ne kadar güzeldi. | Open Subtitles | وأمٌّ جميلةُ كهذه وولدها بين ذراعيها |
diye düşündü. Birkaç hafta sonra, arkadaşım bir insan kalabalığının içinde kucağında küçük oğlu ile ilerlemeye çalışıyordu oğlunu otobüsteki yabancıya verebilmek için. Saraybosna'dan ayrılacak son otobüslerden biri olan bu otobüsün çocuğunu güvende olacağı bir yere götürecekti. | TED | وبعد عدة أسابيع ، كانت صديقتي في تجمع من الناس .. تتدافع معهم حاملة طفلها الرضيع بين ذراعيها .. لتسلمه لشخص غريب على متن إحدى الحافلات .. وكانت تلك الحافلة آخر حافلة تغادر سراييفو .. كانت تأخذ الأطفال إلى مكان آمن خارج المدينة. |
kucağında ise bir oğul. | Open Subtitles | وولد بين ذراعيها |
Belki de seni kollarında ağlarken görmek onun açılmasına sebep oldu | Open Subtitles | حسناً، ربما بكائكِ بين ذراعيها جعلها تنفتح |
Çocuk odasındaydı onu kollarında sallıyordu. | Open Subtitles | كانت في غرفة الطفل، تهدهد له بين ذراعيها |
Sevişmeyi. Birbirimizin kollarında uyuyakalmayı. | Open Subtitles | ممارسة الجنس النوم بين ذراعيها |
kollarında küçük bir bebek vardı kollarında patates çuvalı gibi taşıyan bir kız çocuğu gibi. | Open Subtitles | ...كانت تمسك بطفلة طفلة صغيرة معلّقة بين ذراعيها ككيس من البطاطا |
Onun kollarında her zaman çok mutlu oluyor. | Open Subtitles | "إنّه سعيد دائماً بين ذراعيها" |
Asla kucağına alabileceği bir bebeği olmayacak. | Open Subtitles | ولن تحظى بفرصة كي يكون لديها طفل لكي تحتضنه بين ذراعيها |
Bu yüzden bebeğini kucağına alıp göz yaşları içinde "Sık dişini, yavrum!" derdi. | Open Subtitles | لم يمكنها سوى ان تحتظنه بين ذراعيها بكت عليه وبكت |
Arkasına yaslandı, kollarını bağladı. | Open Subtitles | تراجعت في جلستها إلى الوراء وشبكت ما بين ذراعيها |
İşte kollarını birleştirdi-- Bu kötü. | Open Subtitles | لقد شابكت بين ذراعيها.. هذا سيئ |