İlk olarak yararlılığı ele alırsak, yaşlı insanlar faydalı hizmetler yapmaya devam ediyorlar. | TED | أولا، فيما يختص بالفائدة، يستمر المسنون في تأدية خدمات ذات نفع. |
Tüm zamanımızı yalnızca işimizi yapmaya, performansa ayırıyoruz ve bu da iyi bir gelişim yolu değil. | TED | يكون تركيزنا منصبا على تأدية العمل فحسب، الأداء، الطريقة التي تبين أنها ليست جيدة للتطور. |
Bu işi yapmaya başladığımda, nefret temelli bir saldırıya tepki gösteriyordum. Bu yüzden kendimi güvensiz, endişeli ve bunalmış hissediyordum. | TED | حين بدأت تأدية هذا العمل كنت أستجيب لهجوم قائم على الكراهية، لذا كنت أشعر بعدم الثقة والقلق والهزيمة. |
görev hattında aşağı indi, gösterimizin hayata geçmesini olanaksız kıldı. | Open Subtitles | فقد مات اثناء تأدية واجبه حتى يظهر فيلمنا لكم الليلة |
Çavuş Manuel Rodriguez ve Memur Thomas Kayser görev başında öldürüldü. | Open Subtitles | الرقيب مانويل رودريغز و الضابط توماس كايزر قتلا اثناء تأدية الخدمة |
Bu adamı oynamak inanılmaz bir deneyimdi. | Open Subtitles | لقد كانت تأدية دور هذا الرجل تجربة مذهلة جدّاً |
İşini olabilecek en garip şekilde yapıyorsun, Şerif. | Open Subtitles | لديك طريقة غريبة في تأدية مهامَك أيها الشريف |
Onun işini yapmaya uğraşan,part-time çalışan bir danışmanım. | Open Subtitles | أنا مجرد مستشارة بدوام جزئي تحاول تأدية عملها |
Ben sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Ama siz engel oluyorsunuz. | Open Subtitles | انا احاول تأدية عملي وانت تصعّبه علي كثيراً |
Sizinle seve seve konuşurum. Çünkü sadece işinizi yapmaya çalışıyorsunuz. | Open Subtitles | لانني أتفهم بأنكِ تحاولين تأدية عملكِ فحسب |
Aslında bu epeydir olmadı. Belki de işimizi daha iyi yapmaya başladık. | Open Subtitles | ذلك لم يحصل منذ فترة في الواقع، ربّما نحن نتحسن في تأدية أعمالنا. |
Tanrı aşkına, işinden olmak istemiyorsan işini yapmaya başla artık. | Open Subtitles | وحبًّا في الله، ابدئي في تأدية عملكِ إن كان لكِ أمل في الاحتفاظ به |
Bak, burada işimi yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | والداى كانا فعليا أخوة أنظر, أنا أحاول تأدية وظيفتي هنا |
Sadece işini yapmaya çalıştığını biliyordum, tamam mı? | Open Subtitles | أعلم أنك كنت فقط تحاول تأدية عملك , حسنا ً؟ |
Böyle şeyleri hayatında bir erkek olmadan yapmaya alışkın, ve ben daha 4 aydır babacılık oynuyorum. | Open Subtitles | إعتادت على تأدية واجباتٌ كهذه دون وجود رجلٍ في حياتها، وها أنا الآن بعد 4 أشهر ألعب دور الأب. |
Bu yüzden işimi yapmaya devam edeceğim ve beni ne kadar rahatsız ederseniz, kendimi o kadar az tutacağım. | Open Subtitles | اذاً، سأستمر في تأدية عملي وكل ما ضايقتموني اكثر كل ماقلت رغبتي بالتراجع عنكم |
Bu benim kuralım efendim. Sadece görev başındayken içki içerim. | Open Subtitles | أنه قاعدة لىّ ، انا فقط أشرب اثناء تأدية واجبي |
Ömrüm boyunca, bu kadar savsaklanan bir görev anlayışı görmedim. | Open Subtitles | لم يسبق لي و أن رأيت اهمالاً في تأدية الواجب كهذا في حياتي كلها |
Lamba, görev sırasında yaralandığı için savaş madalyasıyla ödüllendirildi. | Open Subtitles | المصباح كوفئ بقلب بنفسجي. لأنْه مجروح أثناء تأدية الواجب. |
Ha ha, söylemem lazım kahramanı oynamak iyiden iyiye güzel hissettirmeye başladı. | Open Subtitles | ينبغى ان أقول , تأدية دور البطل بدأت أشعر أنه رائع. |
On dakikada işi bitiririz ve sen de oynamak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | عشرة دقائق وبعدها لن تجبر على تأدية المسرحية |
Bana Onun ailenize kötü davrandığını veya kocanızı işini yapmaktan alıkoyduğunu söyleyebilir misiniz, bayan? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تخبرينى انه قد عامل عائلتك بقسوة؟ أو بأنه منع زوجك من تأدية عمله؟ سيدتى, هل يمكنك أن تخبرينى ذلك؟ |
Kutsal bir görev yaparken, savaşmak yasaktır. | Open Subtitles | كما إنه ممنوع القتال أثناء تأدية واجب مقدس |