Eric'in midesinde, Kung Pao, sabah yediği Del Taco ile yeni buluşmuştu. | Open Subtitles | داخل معدته الكونغ باو التقى للتو بديل تاكو الذي تناوله على الافطار |
Ben fakirim, yemek yemek için sık sık McDonald's ve Taco Bell'e gidiyorum. | Open Subtitles | أنا فقيرة, لذا اذهب إلى ماكدونالدز و تاكو بيل كثيراً من اجل وجباتي |
Ama o Meksika lokantasında seninle beraber Taco yemeyi tercih ederim. | Open Subtitles | لكن كنت لأستبدله بـ "تاكو" معكِ في تلك الحانة المكسيكية الصغيرة. |
Tamam, taşaklarını tako niyetine yemeye kalktığında ne yapacağını görürüz. | Open Subtitles | حسنا سنرى كيف تشعر عندما يأكلك مثل السوداني مثل تاكو |
Scuttler'ı, Gotham Şehri ve Blüdhaven sınırındaki tako standına götür. | Open Subtitles | خذ سكوتلر إلى موقف تاكو على حدود مدينة جوثام وبلودهافن. |
3. YIL, 3. ŞUBE Taku MORISAKI | Open Subtitles | السنة الثالثة ,الصف الثالث تاكو موريساكي |
Baş sayfaya Heather çıkıyor, ben ise Taco Bell kuponunun yanına sıkıştırılmışım. | Open Subtitles | لذا تحصل هذر على الصفحة الأولى و أصبح محشورا في بقسيمة تاكو بيل. |
Taco Mat'te yüz tane tacoyu 100 dolara satıyorlar. Ben onu alacağım. | Open Subtitles | هناك عرض خاص في متجر شطائر التاكو 100شطيرة تاكو بـ100 دولار ، سآخذها |
Taco neden veterinerde? | Open Subtitles | لماذا تاكو يجب أن تذهب إلى الطبيب البيطري؟ |
Otobüs garına gideceğiz, Taco'yu alacağız. | Open Subtitles | نحن ستعمل الذهاب إلى محطة الحافلة، ونحن ستعمل التقاط تاكو. |
Taco Bell'in otoparkında yapabiliyorsun... da doktor ofisinde mi yapamıyorsun? | Open Subtitles | يمكنك أن تفعلها في موقف تاكو بيل و لكن لا يمكنك ذلك في مكتب الطبيب؟ |
Hutchinson Taco Büfesi ile saat 7:30'da maçımız vardı. | Open Subtitles | في السابعه والنصف حضينا بمبارة ضد هاينسون تاكو هت |
Taco Bell'e gidemem! | Open Subtitles | أنا لا أَستطيعُ الذِهاب إلى تاكو بيل، أنا الأن فى التخفيف من الكاربوهيدرات. |
Ama sonra farkına vardım ki aynı gece Del Taco kuponlarının son günüymüş. | Open Subtitles | ولكنّي أدركت أنّها نفس الليلة التي ستنتهي بها صلاحية كوبونات ديل تاكو |
Jerry Taco gecesinde diyordu ki... | Open Subtitles | وجيري يقول كان لدينا حشد كبير من المشجعين فى ليلة تاكو |
Sana kızarmış peynirli bir tost ile bir Taco arasındaki dövüşü kimin kazanacağı hakkında ne düşündüğünü soracaktım. | Open Subtitles | أنا كُنْتُ سأَسْألُك الذي تَعتقدُ تَرْبحُ في معركة بين سندويتش جبنِ مَشْويِ و تاكو. |
Ben balıklı tako alacağım çünkü en son geldiğimde bundan almıştım. | Open Subtitles | أنا سآخذ تاكو السمك لأن ذلك ما طلبته آخر مرةٍ كنت هنا |
Peki ya cafeteryadaki tako tony? | Open Subtitles | ماذا عن تاكو توني الذي يعمل في الكافيتريا؟ |
Kafeterya raporlarına göre Perşembe günü Pizza, tako ile yer değiştirecektir. | Open Subtitles | وفي أخبارٍ أخرى نشرة الكافاتيريا بيتزا يوم الخميس ستستبدل بـ تاكو يوم الخميس |
Benim adım Shibuimaru Takuo, kısaca Shibutaku, heh heh... (Shibutaku = Havalı Taku) | Open Subtitles | اسمي شيبومارو تاكو واختصارها شيبوتاكو ها ها |
Ve şunu öğrendik: Bu 1.500 çöpün çoğu çok bilinen bir dürüm markasına aitti. | TED | وإليكم ما تعلمناه: أن أغلب هذه القمامة مصدرها علامة تاكو التجارية الشهيرة جدا. |
İçeride bir şişe schlag ve tacolar var. | Open Subtitles | لدي نصف عبوة كريمة و تاكو في الدّاخل |
Balık tacoları yapmıyorum burada, Larry. Çocuğumu beslemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لا اريد عمل سمك تاكو انا احاول اطعام الطفل |
- Dos Tacos. - Teşekkürler Carlos. | Open Subtitles | وجبتي تاكو - (شكرا لك (كارلوس - |
Aynı bir Çin dürümü gibi. -Pekala. | Open Subtitles | أنت تأكل دجاج الـ[مو شو] بـالفطائر مثل أكلة الـ[تاكو] الصينية الصغيرة |
Acele etme evladım, yoksa takoyu düşüreceksin. | Open Subtitles | تهدئة، الصبي، أو سوف يمكنك إسقاط تاكو الخاص بك! |
Takocu adamdan daha fazlasıymış gibi gözüküyordu. | Open Subtitles | حسناً ، لقد بدا أنه . أكثر من رجل تاكو |
6 dolarlık takolar satan bir yemek arabam var. | Open Subtitles | لدي شاحنة غذاء تبيع "تاكو" بستة دولارات. |
Gab beni onun Marsilya Kiremiti dükkanına götürdü. | Open Subtitles | اصطحبتني (تاكو) إلى منزلها المغربي الطراز |