Bunu milyon kere çaldım ve bu şekilde bir sesin çıkmaması gerekiyor. | Open Subtitles | لقد لعبت هذه.. مليون مرة ولم يكن من المفترض أن تبدو هكذا |
Ve Amerika'daki birçok şehirde şiddetin haritası bu şekilde görünüyordu. | TED | وخرائط العنف في معظم المدن الأميركية تبدو هكذا. |
Kazıda zor bir görevimiz var: Saha genelde böyle görünüyor. | TED | لذلك، نحن نواحهه تحديًا أثناء الحفر: في كثير من الأحيان تبدو هكذا. |
En sevdiğim takımyıldız, Lyra, Manhattan'dan şimdi böyle görünüyor. | TED | أفضل كوكبة للنجوم عندي هي القيثارة، تبدو هكذا من منطقة مانهاتن في نيويورك. |
Ama tam simetrik olmaz. Çoğu yüz öyle görünür ama değildir. | Open Subtitles | بالرغم من أنها ليست متماثلة، بيد أنّ أغلب الأوجه تبدو هكذا |
Bütün ikinci eşlerin böyle görünmediğini fark ettiğinde Merle'ün kalbi kırılacak. | Open Subtitles | أعني شعوره هو عندما يدرك بأن ليس كل زوجة ثانية تبدو هكذا |
Orada, sıranızda oturuyorsunuz, hocanız da okuduğu yazılı kağıtlarını dağıtıyor, işte onlardan biri şuna benziyor. | TED | تذكروا حين جلوسكم في الفصل وحين يعيد المدرس لكم اوراق الاختبارات واحدة من اوراق الطلاب تبدو هكذا |
Yani, bizim var olan fiziğe ilişkin kültürel algımız bu şekilde. | TED | لذا، صورتنا الثقافية الحالية عن الفيزياء تبدو هكذا. |
Bu Rene Magritte'nin bir resmi, şimdi içinizden, aklınızdan bu resmi toparlamanızı istiyorum. Bazılarınızı bu şekilde toparlaması mümkün. | TED | هذه لوحة للفنان ريني ماجريت وأريد منكم جميعًا، بداخلكم، أي في أذهانكم، أن ترتبوها. يحتمل أن يجعلها بعضكم تبدو هكذا. |
Şimdi, soy ağacının bu şekilde göründüğünü biliyorsun. | TED | الآن، أنت تعلم بأن شجرة العائلة تبدو هكذا. |
Dünyaya ilk ulaştığında muhtemelen bu şekilde görünüyordu. | Open Subtitles | انها ربما كانت تبدو هكذا عندما هو وصل الى الارض |
bu şekilde olmak zorunda. Bu güzel bir örüntü. | TED | يجب أن تبدو هكذا. إنه نمط جميل. |
Yüksek gelgit sırasında genellikle böyle duyulmaz ama gelgit en yüksek seviyeye ulaştığında bu şekilde sesler çıkarır. | Open Subtitles | هي لا تبدو هكذا أثناء ارتفاع المدّ ولكن... عندما يأتي المدّ العالي تصدر أصواتاً كهذه |
Onları ise dikey kat mülkiyeti adı verilen binalara gönderiyorlar, bu binalar gerçekte böyle görünüyor. | TED | فنقلوهم لمساكن عمودية، والتي في الواقع تبدو هكذا. |
Eğer bizim kanımız böyle görünüyorsa mesela ve Cylonların kanı böyle görünüyor. | Open Subtitles | إذا كانت دمائنا تبدو هكذا على سبيل المثال |
ışte böyle görünüyor. | Open Subtitles | وهي تبدو هكذا |
Yok, endişelenme. Her zaman öyle görünür. | Open Subtitles | لا تقلقي بشأن هذا, إنها تبدو هكذا دائماً. |
Bütün ikinci eşlerin böyle görünmediğini fark ettiğinde Merle'ün kalbi kırılacak. | Open Subtitles | أعني شعوره هو عندما يدرك بأن ليس كل زوجة ثانية تبدو هكذا |
şuna benziyor, 3.2 milyon Norveçli bu programın bir bölümünü izledi. Biz burada sadece 5 milyonuz. | TED | إنها تبدو هكذا: شاهد 3.2 مليون نرويجي هذا البرنامج، ونحن فقط 5 مليون هنا. |