Neden kahraman olduğunu kendine açıklaman gerekiyorsa sanırım o zaman gerçekten kahraman değilsindir. | Open Subtitles | أظن أنك لوكنت تبرر لنفسك لماذا أنت بطل من الواضح أنك لست بطلا |
- Hayır, dur biraz. Ne yaptığımı bu adama açıklaman gerekmiyor. | Open Subtitles | فرانك انت ليس عليك أن تبرر أفعالي لهذا الشخص |
Pekâlâ, Morty, eğer bilmen gerekiyorsa, şırınga konuyla tamamen alakasız, ve bu yüzden daha fazla açıklama gerektirmiyor. | Open Subtitles | حسنا، مورتي، إذا كنت تعرف يجب أن نعرف، المحقنة لا علاقة لها تماما بهذه المناقشة، وبالتالي فهي لا تبرر مزيدا من التوضيح. |
Omlet ve yumurtalar, yanmış olabilir ama biz sonuca bakalım. | Open Subtitles | البيض والعجّة، الغاية تبرر الوسيلة والنهاية السعيدة هي المهمة |
Bir isyanda, amaç, yöntemi haklı kılar. | Open Subtitles | فى حالة العصيان المسلح الغاية تبرر الوسيلة |
Ölüm deneyimlerindeki benzerlikleri nasıl açıklıyorsun? | Open Subtitles | كيف تبرر التشابه في خبرات الموت؟ |
Kılık değiştirmeyi veya söyleyeceğim diğer her şeyi haklı çıkarıyor! | Open Subtitles | إنها تبرر إرتداء الملابس وببرر أي شئ أقوله |
Bir şekilde kendimizi şöyle ikna ettik umutsuz zamanlar, umutsuz tedbirleri mazur gösterir. | Open Subtitles | بطريقة ما نحن أقنعنا أنفسنا بأن الأوقات البائسة تبرر الإجراءات البائسة |
Neler kaybettiğimi anlasaydın kendini haklı çıkarmaya cüret etmezdin. | Open Subtitles | لا تجرؤ أن تحاول أن تبرر لنفسك لو عرفت ما خسرته |
Bana bir şey açıklaman istemediğini söylediğinde, yapma. | Open Subtitles | لذا أرجوك عندما تقول أنك لا تريد أن تبرر نفسك لي فلا تفعل |
Keogh, bana kendini açıklaman gerekmez. | Open Subtitles | لست في حاجة لأن تبرر لي وتقنعني |
Bayanlar ve baylar. - Bir kere de açıklaman gerekmesin. | Open Subtitles | سيداتي و سادتي , نخب الولاء- لمرة , يجب عليك ألا تبرر - |
Hiçbir açıklaman yok mu? | Open Subtitles | شيأً تبرر به نفسك؟ |
- Sabah bir açıklama yapmalısın. | Open Subtitles | يجب ان تبرر لي هذا ايها السيد في الصباح |
Ne zamandan beri ona açıklama yapman gerekiyor? O bizden değil. | Open Subtitles | منذ متى وانت تبرر له اعمالك، عدو؟ |
-Benim adıma açıklama yapma. | Open Subtitles | لا تبرر لى يا دوج |
Omlet ve yumurtalar, yanmış olabilir ama biz sonuca bakalım. | Open Subtitles | البيض والعجّة، الغاية تبرر الوسيلة والنهاية السعيدة هي المهمة |
Ama sonuca ulaşmak için her şey mubah deyip yaptığım tüm ahlaksızca ve kötü şeyleri sizin gibiler için yaptım. | Open Subtitles | لكن الغاية تبرر الوسيلة والأفعال البشعة الشريرة التي فعلتها لقد فعلتها من أجل أشخاص مثلك |
Dediğim gibi amaç, yöntemi haklı kılar. | Open Subtitles | كما قلت الغاية تبرر الوسيلة |
- Morlukları nasıl açıklıyorsun? | Open Subtitles | كيف تبرر وجود الكدمات؟ |
Bunu nasıl açıklıyorsun, Cleander? | Open Subtitles | كيف تبرر ذلك يا كلياندر؟ |
Bizlerin kabullenemeyeceği bu yanılgı onları bir arada tutuyor ve onları eylemlerinde haklı çıkarıyor. Yani, birbirini tamamlayan iki hasta zihni arıyoruz. | Open Subtitles | المنتهكين يتشاركا في توهم ، إنه هذا الذي لن نوافق عليه ابداً أنا وأنت ، ولكن هذه الرابطة التي تبرر أفعالهم |
Kılık değiştirmeyi veya söyleyeceğim diğer her şeyi haklı çıkarıyor! | Open Subtitles | إنها تبرر إرتداء الملابس وببرر أي شئ أقوله |
Reklamlarında ne derlerse desinler varılan sonuç kullanılan araçları mazur göstermez. | Open Subtitles | مهما يقولون فى الإعلانات الغاية لا تبرر الوسيلة |
Yaptıklarımı haklı çıkarmaya çalışmayacağım. | Open Subtitles | سأحاول تبرر فعلتي |